Çocuktum henüz. Yeni, yeni bazı şeyleri kavramaya ve düşünmeye başlamıştım.
İnsanlar; birbirlerine neden kötülük eder? Diye aklıma takılırdı hep.
İlk dinlediğim hikâye’ler dedemden savaş hikâye’leriydi. Dedem yunan ve Bulgar harbini yaşamıştı, hatırlıyordu. Sanırım onun çocukluğuna denk gelmişti. Ve babaanne’min babasını yunanlılar, savaş sırasında dilim, dilim kesmişlerdi. Bu hikâye’ler her zaman kulaklarımda çınladı. Bir insan nasıl doğranıyordu? ve neden savaşlar, yapılıyordu.?
Koskoca dünya’da neyi paylaşamıyorduk ki güzel, güzel geçinmek varken, birbirimizi sevmek varken, neden insanlar hep kavga ediyordu.
Başka insanların canını yakmak, Onların mutsuzluğunu istemek nasıl bir ruh haliydi.
Evet! Çocuktum ve bu sorular aklımı kurcalıyordu. Daha sonra siyasi çatışmalara şahit oldum. Sokağa çıkma yasakları başlamıştı. Bir defasında iş dönüşü kimliği belirsiz kişiler amcamı yolda yakalayıp dövmüşlerdi. Hiç sebepsiz, durduk yere. Gözlerim dehşetten büyümüştü korkuyu tadıyordum ve bir savaş çıkmasından çok korkuyordum. Çünkü savaş demek babamın veya amcamın kesilmesi demekti, açlık demekti, kıtlık demekti. Aklım tam ermiyordu ki çatışmaların yunanlılarla olduğunu düşünüyordum içime sinmişti korkuları. Oysa mahallemizde beraber yaşadığımız Rumlar ve Ermeniler vardı ve çok iyi dosttular. Bir türlü inanamıyordum buna. Tanıdığım insanlarla anlatılan insanlar arasında çok büyük farklar vardı.
Şimdi bunları neden anlattığımı merak ediyorsunuz değil mi?
Bir çocuk ne anlatılırsa onu öğreniyor. Ben Türk-Yunan düşmanlığını böyle öğrendim ve yıllarca hiç tanımadığım insanlardan nefret ederek büyüdüm. Barış sağlanmıştı. Artık savaşlar son bulmuştu, çocuklar büyümüştü ve yeni, yeni nesiller yetişmişti ama bu hikâyeler nesilden nesil’e geçerek bu düşmanlığı hep taze tuttular. Acılarımızı unutmamıza izin vermediler hep korkarak yaşadık birbirimizden.
Şimdi ise ne o savaşı çıkaranlar hayattaydı ne savaşanlar ama biz birbirlerimizin soyundan nefret etmeye devam ediyorduk. Sanıyorum fanatik olmak böyle bir şey. Eğer savaşlar Tarih kitaplarında kalsaydı, bizler bu korkularla büyütülmeseydik, düşmanlık kanımıza enjekte edilmeseydi şimdi bu düşmanca katliamlar gerçekleşmezdi.
Ermeni-Türk, Kürt-Türk, Yunan-Türk, Alevi-Sünni, Laik-Anti laik, Cumhuriyetçiler-Dinciler düşmanlığı; vs.
Bu böyle uzar gider bitmez dostlar bitmez!
Bitirmeyeceklerde. Birileri bu düşmanlık üzerinden rant elde ediyor. Yıllardır alışveriş yaptığımız, birlikte yaşadığımız, bildiğimiz, tanıdığımız, sevdiğimiz insanlara ihanet ediyoruz. Ülkemiz için çok değerli aydınlarımızı bir, bir yitiriyoruz. Yıllarca bu ülkeye hizmet etmiş Kişileri sırf kimlikleri için dışlıyoruz.
Çocuklarımızı savaş yerine barış ninnileriyle büyütelim. Onlara düşmanlığı değil dostluğu aşılayalım. Nefret tohumları yerine Sevgi tohumları ekelim ki hasadımız bereketli olsun kıtlık çekmeyelim. Bu dünya da hepimize yetecek kadar yer var. Toprağın altında da; Toprağın üstünde de. Öyle ise hep birlikte el ele verip savaşa hayır diyelim, ırkçılığa hayır diyelim. Bu dünya’nın doğasını bozan bizsek, eski haline getirmekte bizim elimizde ama hep birlikte. Unutmayın! “Birlikten kuvvet doğar.”
Emine GençKayıt Tarihi : 22.1.2009 13:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İlk defa bir makale yazmaya çalıştım..ve düşüncelerimi açıklamaya gayret ettim..umarım yanlış anlamalara meydan vermem..Ben istiyorum ki savaşlar olmasın.Yüreklerimiz kin yerine sevgiyle çarpsın ve bu anlamsız düşmanlıklar artık bir son bulsun..çocukalarımız ölmesin analarımız ağlamasın..sevgililer ayrılmasın ocaklar bombolanmasın..Huzur istiyorum artık.. Savaşa Hayırrrrrr! ______________ http://fikir.dergisi.info/ Yayınlanma tarihi:Şubat 2009 / 5.sayı
Ama, takdir edin ki; Bir İngilterenin komşularına sahipde değiliz.. Diyelim sahip olduk; Bir Osmanlının Mirasını devralarak bu güne geldik....
Ve tarihte herkesle savaştık...
Bu kürede hep boğuşarak yaşamışız.. Barış, güzellik, hoşluk, sevişelim, sevelim, böcükler, çocuklar ölmesin naraları boş...
Biz güçlü olduğumuz sürece bu güzelliği sağladık... Sen güçlü değilsen; Anlatamazsın kimseye doğru olduğunu...Sen onurlu, dik ve gurur kelimelerini unutturmuşsan Milletine, asla bu barış, sevgiyi gösteremezsin toplumunda...
Yanisi şu; Bütün güzel kavramlar; Güçlülük ve Asaletle yaşar... O yoksa, yoktur işte...
Kışın çıplak bir orman gibi; Demokrasiniz; ttaaa yolun alt başındaki tarladan görünür...
Sevgiyle ilgili söylim.. Kürt, Türk, Alevi, Sünni, Ermeni çatışması...
Yukarıda saydıklarından; Ermeniler hariç, ki istisnalar kaideyi bozmaz....
Ermeniler hariç hepsi bu ülkenin kurtuluşunda savaştılar... Mücadele ettiler, kanlarını, canlarını çoğu zaman namuslarını, vücutlarından parçalarını çoğu zamanda ruhlarını verdiler...
Türkün düşmanı Kürt değildir...
Alevinin düşmanı sünni değildir...
Biz; Bu ülkede, Cumhuriyeti kurmuş, bayağımızı yüceltmiş emek vermiş, Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni Tüm Atalarımızın çocuklarıyla Kıyamete kadar Şerefle yaşarız... Ve öyle olacak...
Atalarımıza sadık kalacağız... Hep söylediğimiz şey.. Ben Bu ülkeyi varaden insanlarımızın çocuklarıyla bir arada, güçlü ve onurlu yaşamayı seçen dedem gibi yaşayacam...
Duygularınız için teşekkür ederim. Güzel bir Vurgu, özellikle bu devirde anlamlı bir vurguydu...
Teşekkürler...
Sevgiyle...
TÜM YORUMLAR (1)