Neden Kuvva-i Milliye

NEDEN KUVVA-İ MİLLİYE

--Her Milletin iç ve dış düşmanları elbette olacaktır. Bu düşman bazen Soğuk, bazen Sıcak Savaş taktikleri ile ortaya çıkacaktır. Bu düşmana karşı koyacak Milli Kuvvetlere her an ihtiyaç vardır. Çünkü “Su uyur, düşman uyumaz” da ondan... Düşman uzun zamandır Soğuk Savaşla Haçlı Seferlerini sürdürürken, günümüzde yeniden Sıcak Savaş'a dönmüştür.
--Biz hep “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” dedik. O günün şartlarına göre Atatürk'ün bu sözünü ele almak gerekir. Yedi Düvel ile savaşarak üç kıtadan, küçücük bir Anadolu'ya sıkışan, yorgun bir milletin yeni bir savaş yerine, toparlanıncaya kadar bir süre barış istemesi gerekirdi. Atatürk de bu şartlarda bu sözü söyleme gereği duymuştur. Sonsuza kadar “Yurtta sulh, Cihanda Sulh” dememiştir. Hatta biz bu SULH işini o kadar ileri götürdük ki; “Yurtta Sus, Cihanda Sus” maya kadar vardırdık. Yurtta ve Cihanda Sulh veya Barışı kim istemez ki?
--Adam kendini “Tavuk Yemi” zannedermiş. Tavukları görünce hep korkar kaçarmış. Adama;
-“Yahu sen insansın, sen Tavuk Yemi değilsin, kendini insan olduğuna inandırmalısın.” diyorlar. Adam;
-“ Yahu ben kendimi insan olduğuma inandırmaya çalışıyorum ama, siz benim insan olduğumu Tavuklar'a inandırabildiniz mi? ” diyor.
--Biz “Yurtta ve Cihanda Sulh” olmasını sürekli isteriz. Ve buna inanmak da isteriz. Ancak bunu Bizans'ın Çocukları olan Haçlılar'a inandırabildik mi? Önemli olan, onların da bizim kadar bu “Sulh”u inanarak istemeleridir.
--Hristiyan Dünyası, Hz. İsa'nın doğumundan bu yana, İlk bin yıl içerisinde Avrupa'yı, İkinci bin yıl içerisinde Amerika'yı ve Afrika'yı Hristiyanlaştırmayı başarmıştır. Üçüncü bin yılın içerisindeyiz. Hedefleri, bu bin yılda Anadolu'yu, Orta Doğu, Orta Asya ve Uzak Doğu'yu Hristiyanlaştırmaktır. ABD'nin Afganistan'ı ve Irak'ı işgal etmesi, ve peşinden İran ve Suriye'ye girmek istemesinin altında Hristiyan ve Yahudi'nin iş birliğinde, Din Hakimiyeti özlemi yatmaktadır. Ülkemizde de Mason-Devşirme Dönmeler ve Boyalı Basının iş birlikçi bazı Patronları da bu amaca hizmet etmektedirler.
--Geçmişte Birleşmiş Milletler'e girmek için Demokrasi'yi kabul ettik, ancak biz kullanıldık. Nato'ya girersek faydamıza olur dedik, Nato bizi kullandı. Bir zafer kazanmış gibi Gümrük Birliğine girdik, biz kullanılıyoruz. Şimdi Avrupa Birliği denilen Hristiyan Kulübüne girmek için, her türlü tavizi veriyoruz. Kendi elimizle çıkarmış olduğumuz uyum yasaları ile Ulusumuzu bölünmenin eşiğine getirdik.
--Globalleşme, Demokratikleşme, İnsan Hakları, AB'ye girme çabaları, hep Hristiyan yayılmacılığını kamufle eden araçlardır. Büyük Ortadoğu Projesi de bu planın taktiklerinden birisidir. Yeni kukla bir Osmanlı, Model(kobay) Türkiye ve ABD'de hazırlanmakta(F. G.) olan bir Halife... Herkese hayırlı olsun(!)
--AKP Hükümeti bir süre önce bir yasa çıkarttı. Hiçbir Müslüman Türk bunu takip etmedi ve bilen de kendi iktidarını yıpratmamak adına tepki göstermedi. Bu yasada; Yabancı Vakıflar Toprak, Mal ve Mülk alabilecekler, APARTMAN KİLİSELERİ açabilecekler. Bazı AKP'li Müslüman kardeşlerimiz; “Efendim, biz Avrupa'da Camii ve Mescid açabiliyoruz. Neden onlar ülkemizde açmasın? ” dalavereleri ile kendi seçmenini aldatmakta, seçmen de iktidardan yeşillendiği için bunu yutmuş görünmektedir. Ne güzel, “alan razı veren razı” olduğuna göre, bu yenilgiyi baştan kabul etmişlerdir. Bu İktidarın hedefi; “Amerikan türü Yumuşak Maamet Müslüman” yetiştirmektir. Bu Hükümet iktidarda olmasaydı, her Cuma Namazı çıkışında Mitingler olurdu, Camii önünde Kur'an-ı Kerimler'e Zincirler ve Kilitler vurulurdu.
--Henüz Teskere çıkmadan, Amerika, kapalı kapılar arkasında bu Hükümetten söz almamış olsaydı, Mardin'e kadar Askerini sevk etmezdi, Hava Alanlarımızı kiralamazdı. Amerika ve İngiltere Irak'ı İşgal etti, Müslümanlara işkence etti. Esir kamplarında insanları çıplak olarak üst üste yığdı ve hatıra fotoğrafı çektirdi. Irak Türkmen'ine sahip çıkılmadı. Hani nerede “Radikal Müslümanlar? ” Anlaşılan hepsi de İğdiş edildi galiba. Kıblesi Amerika olan, Uysal Müslüman Tipi çıktı başımıza... Öyle ya... İktidar nimetlerinden yemlenme var iken, Müslüman'a işkenceyi kim düşünecek...
--Avrupa'da açılan Cami ve Mescid'ler, ihtiyaçtan doğmuştur. Çünkü o bölgede yaşayan Müslümanların ibadet etmeleri için açılmışlardır. Peki Türkiye'de ise, neden hiç Hristiyan olmayan illerde Apartman Kiliseleri açılmakta, fakir-yoksul insanlar para karşılığında Hrıstiyanlaştırılmaktadırlar? Bunların amacı İnsanları Hristiyanlaştırmaktan ziyade, işgal etmeyi planladıkları ülkede kendilerine Casusluk yapacak iş birlikçi bulmaktır. Yarın iş işten geçtikten sonra, nasırına basmış gibi bağıracak benim Müslüman Mücahit(!) Kardeşim.. Şimdiden Cenneti Garantilemiş kardeşime “siz uyuyor muydunuz, günaydın” denilecek.
--Bir makalemde eski “Solculara” ve “Ülkücülere” dokumuş ve siz nerelerdesiniz? Neden kabuğunuza çekildiniz diye sorarken, Vatanını ve Ulusunu seven her Solcu ve Milliyetçi'nin birlik olmasını istedik. ATATÜRK İLKELERİ etrafında “Yeniden bir Kurtuluş Hareketi, Yeniden bir Milli Mücadele” başlamalıdır. Hiçbir kavramın arkasına saklanmadan, Yazarı-Çizeri, Düşünürü, Doktoru, Öğretmeni, Esnafı, Sanayicisi, işçisi, Çiftçisi, Köylüsü, Türk Ordusu ile birlik olmalıdır. Aksi halde Vatan elden gidecek. Geç kalmadan, çok acil olarak, asgari müştereklerde birleşerek, bu tehlikeli gidişe dur demek lazım.
--Soner YALÇIN'ın “EFENDİ” adlı kitabını okumayan her Türk, mutlaka okusun. Osmanlı'yı yıkan Devşirmeler'in torunlarının bu gün de köşe başlarını tuttuklarını ve hiçbir şeyin değişmediğini göreceksiniz. “Dünkü Osmanlı'nın Soyluları, bu gün Cumhuriyet'in Beyefendileri” dersek yerinde bir tespit olmuş olur. Peki çözüm nedir? Çözüm, öncelikle Milli Bir Politika tespit edilmeli ve gelen iktidarlar bunu değiştirememelidir. İkincisi; Milli Gelirimizden en yüksek payı alarak, bir yerlere Casusluk yapan insanların tespit edilerek, cezalandırılmaları veya yurt dışı edilmeleri gerekir. Öncelikle ülke içinde bir temizlik hareketi gerekmektedir. Biz bu tedbiri alamazsak, onlar bizi Afganistan ve Irak gibi yapar ve bizimle hatıra fotoğrafı çektirirler. Üçüncü olarak; İş birlikçi, Mandacı iktidarları derhal baştan uzaklaştırmak olmalıdır. Dördüncüsü; Mason Derneklerinin ve Vakıflarının derhal kapatılması olmalıdır. Beşinci olarak, Soyunda Devşirme-Dönmelik olanların Polislik ve Askerlik sınavlarına alınmamaları gerekir. Öz be öz Türk ve Türkmen Çocuklarının bu hassas noktalarda iş başı edilmeleri gerekir(kendilerini Türk ve Türkmen kabul eden KÜRT yani (Ergenekondaki) KURT Çocukları da bu görevlere alınmalıdır. Kürtçe bilmenin dışında, Kürt ile ilgisi olmayan SÜNNETSİZ PKK'lı ERMENİ Çocukları bunların dışında tutulmalıdır) .
--Görülüyor ki; Ülkemde bütün Şer Güçler birleşmiş, taarruza geçmişler. Bu Ülkenin asıl sahipleri olan Türkler, üvey evlat muamelesi görmekte ve gaflet uykusundadırlar. Neredeyse “Türküm demek” suç sayılacak. İşte bu nedenlerle “Kuvva-i Milliye Ruhuna, yeniden Milli Kuvvetler'in şahlanmasına” ihtiyaç vardır. Bundan sonra SAĞ, SOL,ÖN, ARKA kavramlarının arkasından çıkıp, safları netleştirmek lazımdır. Sadece iki saf olmalıdır: Biri Vatansever Milli Kuvvetler. İkincisi ise; İş birlikçi, Mandacı, Vatan Haini güçler. Sevgili Okuyucularım, artık sizin de Saflarınızı belirlemenin zamanı gelmiştir. Yoksa Atalarımızın dediği gibi; “Bİ TARAF OLAN, BERTARAF OLUR...”
--Uyan “Ey Türk Titre ve Kendine Dön”...
27.5.2004-Mehmet Demir Atmalı
Gaziantep Kuvva-i Milliye Derneği
Genel Başkan Yardımcısı.