Neden EVET Diyeceksiniz? Şiiri - Ahmet Emer

Ahmet Emer
437

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Neden EVET Diyeceksiniz?

ABD' nin ırkçı, siyonist, faşist, kapitalist, liberal, Türk düşmanlığı, müslüman düşmanlığı... eylemlerine çanak tutarak, destek olarak yardım etmeyi şeref sayan, her fırsatta bununla övünen, yurduna, ulusuna, dinine ihanet eden birilerine devam diyorsanız EVET deyin. Saddam' ı da desteklemişti bir ara o ABD, Saddam' ın sonu ne oldu? Iraklılar şimdi Saddam’ı mumla arıyorlar! .. Irak' ın Iraklılar' ın sonu? ! . Ortada.
Bizim de sonumuz böyle olsun diyorsanız EVET deyin.
AKP' nin anayasa değiştirme hak ve yetkisi olmamalı diye düşünüyorum. Yolun sonuna geldiler. Giderayak bir süre daha başımıza bela olmanın tuzak yollarını kuruyorlar.
Yapacakları en iyi iş, BİRAN ÖNCE ÇEKİP GİTMELERİDİR. El attıkları her dal kurudu. Satılmadık nemiz kaldı? Her şey peşkeş çekilerek elden çıkarıldı. Her şey iktidarda kalma uğruna ABD ve AB güdümüne girdi. İçeride ordu, yargı, sosyal kurumlar, kişiler başta,basın yayın, değer yargılarımız, bilimimiz, kültürümüz....her şeyle savaş içindeler. Açlık, yoksulluk, işsizlik, eğitimsizlik ayyuka çıkmış, değer yargılarımız alt üst olmuş, ahlaksızlık diz boyu, onlar köşe dönme yarışındalar. Koskoca YÖK eğitimi, bilimi falan bıraktı, imamları kilit noktalara getirebilme uğraşını veriyor. Şimdi de dışarıdaki Feto okullarını bitirenleri işe sokabilme gayretindeler. Bizim çocuklarımızı düşüneni yok. AKP’ yi eleştiren, ABD’ ye karşı olan içeri atılıyor. Devlet daireleri yeterliksiz imam kılıklı, FETO okulları öğrencileri ile doldu. Bakanalıklar tarikatlara pay edildi. Bizden olmayan halkın çocukları ne olursa olsun diyorlar.
İçeride bunlarla uğraşmaktan, dış işleri ile uğraşamadıkları için dışarıda itibarımız kalmadı. ABD ne derse o oluyor. Eş başkanız falan derken, Ermeni kazığını atıverdiler. ABD' den ne zaman kime dost olmuş ta bize olacak? (Ama çıkarı için AKP' yi iktidara getiren ABD olup ve istediği gibi kullandığı için AKP' ye dostlukları dışında!) BUNU TÜM DÜNYA BİLİYOR DA BİR akpLİLER Mİ BİLMİYORLAR? GÖZÜMÜZÜN İÇİNE BAKARAK YALAN SÖYLEMEYİ BIRAKIP, HİÇ BİR ŞEY YAPMASIN VE ÇEKİP GİTSİNLER. Atatürk ve Türklük adına olanları yıkıp geçiyorlar. Türklük, Osmanlı’ da olduğu gibi İKİNCİ SINIF yurttaşlık oldu.
Yüksek Yargı kendi istediği kişilerden oluşacakmış! Yarası olan gocunur derler, NEDEN DARBELERDEN KORKARAK KAÇAK GÜREŞİYORLAR? Yargıtay Başsavcısı’ ndan neden nefret ediyorlar? Zaten KAPATILMIŞ BİR PARTİ değil mi? (12 mi çok, 11 mi, 7 mi çok, 4 mü gibi hesaplar yapılmadı mı? İleride yaptıklarının hesabı sorulacaktır elbet.
Zaten Anayasa’ yı değiştirmek isteyişleri hesap vermekten korktukları içindir. Halkı koyun sürüsü yerine koyuyorlar. Halk, koyun sürüsü olmadığını göstermelidir. Gösterecektir.
KOYUN SÜRÜSÜ OLDUĞUNUZU KABUL EDİYORSANIZ EVET diyeceksiniz.
Şener Eruygur: 2003 yılında Nurcuların 'Okuyucu Grubu' diye adlandırılan yapılanmasının Manisa'da; yasalara aykırı olarak, izinsiz 'yazlık eğitim merkezi' açtığı, özellikle fakir ama zeki çocukları seçip; ağabey ve ablalarının gözetiminde dini eğitim verildiği ile ilgili ihbar alan Manisa Jandarması; Cumhuriyet Savcılığından arama yapmak için izin ister.
Arama iznini alan jandarma; operasyonda kendi görev sahaları içinde bulunan evlere baskın düzenler ve bir çok dokümana ulaşır. İrtica operasyonunda jandarmanın ele geçirdiği bu dokümanlardan; izinsiz kurulan ve sözde dini eğitim veren bu dershanelerin; Akhisar Hilaliye Vakfına ait olduğu ve birkaç tane dershanenin de polis bölgesinde bulunduğu anlaşılır. Jandarma Bölge Komutanı Erdal Sarızeybek; operasyona jandarmanın devam etmek istediğini Manisa Emniyet Müdürü Kahraman Koçak'a ilettiğinde olumlu yanıt alır. Savcılığı da durumdan haberdar eden jandarma; yanlarında bir de polis olmak kaydıyla, irticai faaliyetlerde bulunduğu tespit edilen Hilaliye Vakfına düzenlediği operasyonu devam ettirir. Arama kararında Manisa Akhisar No: 5 diye bir adres vardır. Bu adreste 5 ayrı daire mevcuttur ve bu dairelerin hepsi de; dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın annesine aittir. Bu bilgiyi alan ve eksik bir şey kalmasını istemeyen Sarızeybek; arama iznini 5 ayrı daire olarak düzeltmek için Savcılıkla irtibata geçme kararı alır. Tüm bu gelişmelerden, dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur haberi olur. Operasyonun ne olursa olsun bitirilmesi ve her şeyin yasalara uygun bir şekilde yürütülmesi gerektiğini, tüm belge ve bilgilerin CD halinde kendisine iletilmesini Sayın Sarızeybek'ten ister.
Sonuç: Savcılık herhangi bir gerekçe göstermeksizin Bülent Arınç'ın annesinin; laik Türkiye Cumhuriyetine karşı irticai faaliyetlerde bulunduğu, ele geçen belgelerle sabit olan Hilaliye Vakfına kiraya verdiği evi jandarmanın araması için izin vermedi. Operasyon bitirilmedi. Tutuklama vs. olmadı. Soros'un parasıyla 'Ergenekon karartılmasın' diye köşelerinde yazılar yazan, yürüyüşler düzenleyen gruplar; irticai faaliyet yapıldığı ile ilgili ihbara dayanarak düzenlenen operasyonun, sonuçlandırılması için oralı olmadı. Bu konuyla ilgilimidir bilinmez ama, bir tutuklama oldu. O da; bu işi ısrarla takip eden, belgelerin birer kopyasını alan, sonuçlandırmaya çalışan Sayın Şener Eruygur; emekli olduktan sonra Ergenekon soruşturması nedeniyle gözaltına alındı.
Doğu Perinçek: D. Perinçek Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek; tamamen birbirine zıt düşünce yapısına sahip iki kişinin, ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda, nasıl birlik ve beraberlik içinde çalışabileceğini göstermiştir. Ermeni meselesinde; İşçi Partili Sayın Doğu Perinçek ile Milliyetçi Hareket Partili Sayın Mehmet Gül büyük bir dayanışma örneği göstermiş ve Talat Paşa Komitesini kurmuştur. Bu örnek bazılarının hoşuna gitmedi ki; Avrupa Birliği Dış İlişkiler Komisyonu 2006 yılında Talat Paşa Komitesinin kınanması ve Türk Hükümetince derhal dağıtılması yönünde karar almıştır. Komite; sözde Ermeni soykırımının yapılmadığını, o dönem asıl zalimliği Ermenilerinin yaptığını –özellikle- Rus Devlet arşivlerinden tarayarak, dünyaya duyurmayı başarmıştır. Hükümet, Talat Paşa Komitesini dağıtamadı ancak; Doğu Perinçek, Ergenekon davasından tutuklandı. Mehmet Gül'de Ukrayna'da vefat etmeseydi belki o da aynı davadan tutuklanacaktı.
Kemal Kerinçsiz: Katıldığı bir TV programında bölücü başı, eli kanlı katil Öcalan için 'sayın'; bu ülke uğruna toprağa düşen, misak-ı milli sınırlarımızın güvenliği için şehit olan vatan evlatlarına ise 'kelle' diyen Başbakan Erdoğan'a; Şehit Aileleri ve annelerinin açmış olduğu davalarında avukatlık yapan; Sayın Kemal Kerinçsiz de; dava sonuçlandıktan sonra Ergenekon soruşturması dahilinde gözaltına alındı.
Sevgi Övünç: Kemal Kerinçsiz'in avukatlığını yaptığı üç kuruşluk tazminat davasında, Başbakanı mahkum eden Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi Sayın Sevgi Övünç, kararın ardından iki kere soruşturma geçirdi. Nihayet Adalet Bakanlığının gönderdiği müfettişler o kadar incelemeleri sonucu soruşturma açacak bir konu bulabildi. Sevgi Övünç'e bir davada gerekçeli kararı 'geç' yazdığı için 'görevi ihmal'den soruşturma açıldı. Başbakanı üç kuruş ödemeye mahkum eden Hakim Sevgi Övünç, bu kadar basit bir konuda soruşturma geçirirken; Ergenekon Soruşturmasının gerekçeli kararını bir yıldan fazla süre sonunda kamuoyu baskısı sonucu ancak yazabilen savcılar hakkında, Adalet Bakanlığı soruşturmaya gerek görmediğini açıkladı.

Ergun Poyraz: Musa'nın Gülleri ve Musa'nın Çocukları isimli kitapların yazarı. Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül'ün aslında Yahudi olduklarıyla ilgili bilgilerin yer aldığı kitapların dağıtımı Mahkeme kararıyla durduruldu. Kitapta söz konusu olan bilgiler doğrudur ya da yanlıştır bilemem, ancak; 301. Maddedeki değişiklikle Avrupa Birliğinin istediği düşünce özgürlüğünün; Türkiye'nin demokratikleşmesinde önemli bir adım olacağını savunan Başbakan Erdoğan; Atatürk'e, Türkiye Cumhuriyetine ve milli değerlerimize iftira atmanın, hakaret etmenin önünü açarken; kendine iftira ve hakaret edildiğini ileri sürdüğü kitapları toplatmaktan çekinmedi. Bu arada Sayın Ergun Poyraz'ın da Ergenekon soruşturması dahilinde gözaltına alındığını söylememe gerek var mı bilemiyorum?
Atılay Ergüven: Sağlık Bakanlığında Başmüfettiş olarak görev yapan Sayın Ergüven'in; Devlet Denetim Elemanları Derneği Genel Başkanı olarak, 'yolsuzlukların arttığı' yönündeki beyanının ardından, Bakanlığa gönderilen -imzasız- bir mektup nedeniyle hakkında soruşturma açıldı. Soruşturmada suçsuz olduğu ortaya çıkmasına rağmen aynı nedenden dolayı 3 ayrı soruşturma daha geçirdi. Soruşturmalar neticesinde verebilecekleri tek ceza olan 'ücret kesintisi' gerekçe gösterilerek bu görevinden alınıp Polatlı'da saymanlık görevine atandı.
Osman Özgüven: Dikili Belediye Başkanı Sayın Özgüven'e ilçesinde; su tüketimini azaltmak ve daha az kullanımı özendirmek amacıyla 10 tonun altındaki faturalardan ücret almadığı, belediye otobüsünden halkın ücretsiz yararlanmasını sağladığı, okul zamanı bu otobüslerin servis aracı gibi öğrencileri evine kadar bıraktığı, belediyeye ait sağlık ocağında muayene ücretini 1 YTL, röntgen ücretini 6 YTL yaptığı, belediyeye ait ekmek fırınında 225 gr. ekmeği 25 YKR sattığı gerekçeleriyle 'görevi kötüye kullanmak' suçundan dava açıldı. Eğer Osman Özgüven SHP'li değil de bayram öncesi kuru bakliyat, kış öncesi kömür dağıtan AKP'li Belediye Başkanlarından biri olsaydı; sizce bu dava açılır mıydı?
Mahmut Açar: Çatalca İnceğiz Köyünde çiftçilik yapan Sayın Açar; AKP'nin internet sitesine 'sana oy verenin taa…' diye başlayan küfürlü bir elektronik posta gönderdiği için; Başbakan Erdoğan tarafından dava edildi. Belli ki Mahmut Açar vermiş olduğu oyun kendisine; 'yol-su-elektrik' olarak değil 'zam-zam-zam' olarak döndüğünü görünce, kendisini tutamamış ve küfretmiş. Seçim dönemi boyunca vermiş olduğu tüm sözleri tuttuğunu, vaatlerini yerine getirdiğini düşünen Başbakan Erdoğan'da Mahmut Açar'ı 'kamu görevlisine hakaret' suçundan dava etmiş ve dava sonunda Açar 1 yıl hapse mahkum olmuştur.
Böyle böyle ABD’ nin buyruk, önayak, destek ve her türlü yardımları ile ERGENEKON EFSANESİ UYDURULDU! Askerimizin başına çuval üstüne çuval geçirildi, itibarı sarsıldı. İstendiği gibi bir ordu yaratılması ADINA yargı kullanılarak, suçsuz oldukları bilindiği halde bir bırakılıp, bir tutuklanarak tsunami rekoru kırdılar! İstedikleri yapı oluşturulduktan sonra da tutukları falan kalmadı.
Böyle içeri atılmalar sürsün diyorsanız evet deyin.

BOP EŞBAŞKANI TAYYİP ERDOĞAN VE HAÇLI İRTİCANIN LİDER TAKIMI BÜTÜN GÖVDELERİYLE SUÇUN İÇİNDEDİRLER.
Deniz Feneri suç örgütünün Almanya'da devam eden davasının (15 Eylül 2008) günkü duruşmasında ortaya konan kanıtlar, İşçi Partisi'nin 8 Eylül 2008 günü Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı şikâyeti doğrulamıştır.
Şikayet dilekçesinde Tayyip Erdoğanların, Zahit Akmanların dahil oldukları başını Deniz Feneri ve Kanal 7'nin çektiği kara para aklama ve dolandırıcılık örgütünün Almanya ayağının, buzdağının su üstünde kalan küçük bir bölümü olduğunu, merkezinin ve ana gövdesinin Türkiye'de bulunduğunu belirterek, asıl soruşturmanın Türkiye'de yürütülmesi gerektiği ifade edilmişti...
Alman resmi makamlarının (15 Eylül 2008) günü Mahkemede ortaya koydukları kanıtlar, şikâyette belirtilen bu hususu doğrularken, işin vahametini, soygunun vardığı boyutu bir kez daha ortaya koymuştur. İktidar medyasında dahi soygunu eleştiren sesler yükselmeye başlamıştır.
Şebeke ortaya çıkmıştır. Almanya'daki ve Türkiye'deki Deniz Feneri dernekleri ve şirketlerinin iç içe geçmiş oldukları kesinleşmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İşçi Partisi'nin şikâyetinin ardından 5 Cumhuriyet Savcısını görevlendirerek, sorumluluk ve duyarlılıkla soruşturmayı başlatmıştır.
Türk halkı, şimdi sürat, cesaret ve kararlılıkla soruşturmanın sonuçlandırılmasını, sorumlulardan hesap sorulmasını beklemektedir.
DENİZ FENERİ OLAYINI ÖRT BAS ETMEK İÇİN SANSÜR KOYDULAR. Siz SANSÜRLERİN KALKMASINI İSTEMİYORSANIZ evet deyin.
Mehmet Haberal’ ın, Tuncay Özkan’ ın, Mustafa Balbay’ ın…suçları ne? ! Neden içerdeler, ne kadar içerdeler? ! Suçumuz ne diyorlar ceza alıyorlar! Haydi bir önce yargılayın diyorlar, ceza alıyorlar! ? .
Onları içeri atanlar da DEMOKRASİ NUTKU atıyorlar. Recep’ in dediği gibi, “Bu ne perhiz, ne lahana turşusu? ! .”
Böyle demokratlar başımızdan eksik olmasın diyorsanız evet deyin.
Günlerdir izliyorsunuz ve “Ispartalı Çoban Çocuk, Vekil Öğretmen” şiirimde de değindiğim gibi her gün bir yeni yolsuzluğuna, yanlışlığına tanık olduğumuz, sözde eğitim, bilim, kültürle ilgilenecek olan YÖK’e, nerede ise Allah bir dışında ne derse yalan olan TÜİK’e, BDDK’ya, Özelleştirme İ.Yüksek Kurulu’ na, kazalardan helak olmuş Ulaştırma’ ya, PTT Genel Müdürü iken “bırakın yasakları falan, arkanızda ben varım, sizler hakkında soruşturma açtırtmam…şeklinde sözlerle PTT Müdürlerini yasal olmayan işlemlere yönlendiren ve verdiği sözde durmayan İbrahim Şahin, şimdi de TRT Genel Müdürü ve hükümet borazanı TRT’ ye bakın. Allah aşkına TRT’ yi izeyeniniz var mı? RTÜK mü kütük mü yanlı, kasıtlı uygulamalarına bakın..bakın, bakın. Neye bakarsanız, nereye bakarsınız çağ dışı,kokuşmuş, kavgalı, huzursuzluk fışkıran bir ucubeler diyarı..
BÖYLE DEVAM ETSİN DİYORSANIZ evet DEYİN.
Saygılarımla.

Ahmet Emer
Kayıt Tarihi : 6.9.2010 11:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Dostlar işte hendek işte deve, işte halep işte arşın, işte kapı işte sapı.........

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Sadık Turan
    Sadık Turan

    Önemseyerek okuduğum yazınızın hayırlara vesile olmasını temenni ederim. Saygılarımla.

    Cevap Yaz
  • Ahmet Emer
    Ahmet Emer

    Kimi sahtekar yalancılar da yalanlarını kara mendile sararak, 'tamam değil ama evet! ' diyor. Tamam değilse niye evet? Neden tamam değil? Ne zaman tamam olacak? Bu dansözlüğün (dansözlerden özür dilerim) bir çeşidi, kalleşçesidir! Erkek olmadıkları için erkekçe evet diyemiyor. Çünkü vicdanı el vermiyor! Bu bir kandırmacadır.Onlara sesleniyorum, erkekçe evet desinler diyeceklerse. Yada erkekçe HAYIR desinler.

    Korkunun ecele faydası yok ! ... gibi köşe dönücülerin, ABD çanak yalayıcılarının, satılmışların çıkarlarını, hayallerini iftiraya, yalana dönüştürüp dürüstlere, bilinçli yurt severlere mitralyöz ateşi gibi atanların sultalarına ve haksız saltanatına son vermenin zamanı geldi de geçiyor bile! 12 Eylül akşamı köhne ve faşist zihniyet ayni Irak' ta, Afganistan' da, Osmanlı' da , olduğu gibi müzelerde temsil edilir olacak ! Hiç boşuna çabalamayın bir ulusu daha fazla uyutamazsınız. Yalanlarınızla kandıramazsınız. İslamiyeti bile Feto ağzı ile ABD güdümünde olacak şekilde değiştirdiniz. Evet, sizin türbanınız bile rahibelerinkiyle aynı, kopya etmişsiniz. Ama benim anamın baş örtüsü, ta 100 yıl - 200 yıl öncesi nineminki ile aynı. Siz de bu güzel çağrıma katılın HAYIR deyin. Ben burada doğdum, büyüdüm, askerlik yaptım. Bu topraklarda coni, arap, ermeni kanları değil dedemin, amcalarım, ağabeylerimin, kardeşlerimin kanları var. Bu yurt benim. Büyük Atatürk önderliğinde birilerinin baş tacı ettiği, işbirlikçi oldukları düşmanlardan savaşarak aldık. Onlara kalsaydık, babamız Yunan mı olurdu, İtalyan mı, İngiliz mi.. bilinmez. Bu ara benim babam TÜRK. YA onlarınki? Terbiyesizce, küstahça, faşistçe kovmalarını ayıplıyor, yuhalıyorum. Yazıklar olsun ' KİMİ NERDEN KOVUYORSUNUZ? ' Sahi NERELİLER ONLAR? Gerçek Türk böyle olmaz da! KÖR, SAĞIR, VİCDANSIZLAR! Değilse etrafında olup bitenleri görür, duyarlardı. Acıyorum onlara. HAYIR' lı 12 Eylüller dilerim.

    Cevap Yaz
  • Umut Umut
    Umut Umut

    kaleminiz hiç susmasın....iNŞALLAH HAYIRLI GÜNLER YAKINDIR....SONSUZ SAYGILAR....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Ahmet Emer