Ülke gerçekliğimizi, kendi gözlemlerimden ve dilimin döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Bunu yaparken öncelikle toplumsal alışıklığımız olan KÖTÜYE BAKIP ŞÜKRETMEK anlayışlarımızın, bizi ilerletmek yerine gerilettiğini bilince çıkararak tartışabilirsek bize çok şeyler kazandıracağına inanıyorum.
Öncelikle toplumsal yaşamımız, insanca yaşama istemlerimizin çok gerisindedir.
Devletin asli,ana, öncelikli görev ve SORUMLULUKLARI arasında olan EĞİTİM ve SAĞLIK sisteminden başlayacak olursak, evrensel insani değerlerinin çok gerisinde ve nerdeyse YAŞAM HAKKINA kast edecek yerdedir…
Devletin görev ve sorumlulukları arasında olan, ancak bu sorumluluklarını PARAN KADAR SAĞLIK – PARAN KADAR EĞİTİM’E dönüştürmüş bir sistemde; ; ; EN KÖTÜ GÜNLERİMİZ BU GÜNLER OLSUN deriz.
Razı olmak, kabullenmek, kaderimiz saymak, şükretmek toplumsal hastalıklarımızın başında gelen özelliklerimizdir.
Bizden daha ileri bir toplumsal yapıya imrenerek bakar, kıskanırız. Ama o ileri toplumsal yapılar gibi yaşamak için çaba göstermeyiz.
Ülkemizin demokrasi geleneği de bu toplumsan HUY edinmiş durumlarımızla şekillenir. Birileri sipariş eder bizlerde İTHAL etmek için devreye gireriz. Ve sonuçta; ithal ettiğimiz demokrasilerle yönetiliriz, hoşnut olmadığımız zamanlar da BU DA GENELLİKLE HER ON YIL DA BİR olur darbelerle GİYİNDİĞİMİZ FİSTANLAR DARALTILIR.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum