Ülke gerçekliğimizi, kendi gözlemlerimden ve dilimin döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Bunu yaparken öncelikle toplumsal alışıklığımız olan KÖTÜYE BAKIP ŞÜKRETMEK anlayışlarımızın, bizi ilerletmek yerine gerilettiğini bilince çıkararak tartışabilirsek bize çok şeyler kazandıracağına inanıyorum.
Öncelikle toplumsal yaşamımız, insanca yaşama istemlerimizin çok gerisindedir.
Devletin asli,ana, öncelikli görev ve SORUMLULUKLARI arasında olan EĞİTİM ve SAĞLIK sisteminden başlayacak olursak, evrensel insani değerlerinin çok gerisinde ve nerdeyse YAŞAM HAKKINA kast edecek yerdedir…
Devletin görev ve sorumlulukları arasında olan, ancak bu sorumluluklarını PARAN KADAR SAĞLIK – PARAN KADAR EĞİTİM’E dönüştürmüş bir sistemde; ; ; EN KÖTÜ GÜNLERİMİZ BU GÜNLER OLSUN deriz.
Razı olmak, kabullenmek, kaderimiz saymak, şükretmek toplumsal hastalıklarımızın başında gelen özelliklerimizdir.
Bizden daha ileri bir toplumsal yapıya imrenerek bakar, kıskanırız. Ama o ileri toplumsal yapılar gibi yaşamak için çaba göstermeyiz.
Ülkemizin demokrasi geleneği de bu toplumsan HUY edinmiş durumlarımızla şekillenir. Birileri sipariş eder bizlerde İTHAL etmek için devreye gireriz. Ve sonuçta; ithal ettiğimiz demokrasilerle yönetiliriz, hoşnut olmadığımız zamanlar da BU DA GENELLİKLE HER ON YIL DA BİR olur darbelerle GİYİNDİĞİMİZ FİSTANLAR DARALTILIR.
Ne yurttaş, ne de ümmet olduğu konusunda henüz netleşmemiş bireylerden oluşan kozmopolit bir topluma emredilmiştir:’LAYIK OLDUĞUNUZ GİBİ YÖNETİLİRSİNİZ’
Ve ne yazık ki elimizdeki bu toplumsal malzeme ile daha çağdaş bir toplum yaratmak için tüm aydınlara önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir.
Toplumsal gerçekliğimiz, her sınıftan ve katmandan insanlara genler yoluyla hâkimdir. İşçisi, köylüsü, aydını, entelektüeli, her konum ve mevkideki kişiliklere nüfus etmiştir.
Bu nedenledir ki; kolektif olunamayan ve bu nedenle sürü içgüdüsü ile yönetilerek, oradan oraya savrulup dururuz… Toplumsal değişim ve dönüşüm bir LİDER’ e endekslenir. Ve bizim gibi toplumlarda YÜZ YILDA BİR ya doğar, yada yine birileri tarafından ithal edilerek ülkeye getirtilir AHA SİZE LİDER DİYE YUTTURULUR. Abartmış gibi algılanmasın ama ne yazık ki durumumuz ARZU-HALİMİZ şekil A da görüldüğü gibidir.
BEYAZ EV de ikamet eden kral tarafından, bizim adımıza seçilen, seçilmiş olan SÖMÜRGE VALİLERİ yani kiiii…..
Ama insanlığımıza söz söyleyemem doğrusu. Gerçekten insan gibiyiz(((
Yılmaz Güney’in bir şiirindeki gibi; ‘hiç tanımadığımız, bilmediğimiz insanlar için üzüldük’ Ama yanı başımızdaki insanların yoksulluğunu, açlığını görmezden geldik\geliyoruz… Afrika’daki açları düşündük, Somali’deki çıplakları düşündük\üzüldük. Ama Somali’deki BALDIRI ÇIPLAKLAR dediğimiz insanlar gibi EMPERYALİZM’E direnemedik.
Kısacası KENDİMİZE AİT OLAMADIK hep birilerine ait olduk, TABİ olduk
BİZ olamadık.
Ne zaman ki BİZ olmayı bilince çıkarıp TOPLUM AİLE olmaya adım atabilirsek YARINLARA UMUTLA BAKABİLİRİZ.
Yani si: neden ve sonuçları içinde barındıran hallerdeyiz. Hem çözümü sorunun içinde olan ve hem de sorunlarımızı kulak arkası ettiğimiz bir ruh hali içindeyiz. Bir başka deyişle ÖLÜ TOPRAĞI ATILMIŞ ÜSTÜMÜZE.
Sanki birazda rahat gibiyiz. DEYMEYİN YAREME der gibi.
BU haldeyken silkelenip kendimize gelmek zorundayız. Bunu da lütfen İTHAL etmeden yapalım. Kendi toplumsal özelliklerimizin doğru yanlarını öne çıkararak, yanlış yanlarını tartışarak, konuşarak, DÜŞÜNEREK……
Hekim Coşkun
Düşün gurubuna, Cebbar Korkmaz dostumuzun başlattığı tartışma konusuna katılım olarak yazılmıştır.
http://gruplar.antoloji.com/dusun yazarak bu gruba daha hızlı ulaşabilirsiniz
Hekim CoşkunKayıt Tarihi : 29.1.2007 22:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Düşün gurubunda Cebbar Korkmaz dostumuzun başlattığı tartışmaya dair yazılmıştır.
TÜM YORUMLAR (2)