Her yol aynı yola gider
Fakat gidenler ayrılır
Her dil aynı sözü eder
Neden edenler ayrılır?
Kulu,köle etmek kulda
Teslime edilerek kurt’a
Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
Devamını Oku
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
Kulu,köle etmek kulda
Teslime edilerek kurt’a
Sürü aynı sürüdür de
Neden güdenler ayrılır?...
Yusuf Değirmenci Bey,
Günümüze uyarlanmış gibi ,taşı tam gediğe oturtmuşsunuz.Birlik ve beraberlikten yana olmayan bazı çevreler ,hep çomak sokarlar arı kovanına.Bazı beyinsiz kafalarda uyar bunların tamamına,...sizi ve şiirinizi yürekten kutlarım.Kaleminiz hiç tükenmesin !Benden 10 Ant.
Öyle güzel bir şiir ki güzelliği tarif edilemez çok beğendim yüreğine ilhamına sağlık kaleminiz daim olsun
Yine yaşamın çok içinden geçiyor şiir. Kutlarım kaleminizi. Saygılar.
Ayrılır üstadım ayrılı doğru yanlıştan, güzel çirkinden, gece gündüzden, siyah beyazdan ayrılır. Teşekkürler.
Her yol aynı yola gider
Fakat gidenler ayrılır
Her dil aynı sözü eder
Neden edenler ayrılır?
-----Neden ayrılacak hocam insan çiğ süt emmiş , çok harika bir şiir okudum mermi gibi dörtlükler ,mısralar ise kurşun gibi , hak eden payına düşeni alacak elbet,sizi ve şiirinizi içtenlikle kutlarım saygılar sunarım .
USTA ŞAİRİM Yusuf DEĞİRMENCİ yi tebriklerimle bir ayrılık hikayesi de benden gelsin;
AYRILIK ZAMANI
Zaman ayrılığı çeyrek geçiyordu.
Ayrılık akıyordu gözlerimizden.
Kuşlar ayrılık ötüyordu.
Kız anadan, gece gündüzden, evlat anadan ayrılıyordu.
Sazın her teli ayrılık sesi veriyordu.
Tüm yemekler ayrılık kokuyordu.
Şiirler ayrılıkla başlıyor ve öyle bitiyordu.
Tay kısraktan ayrılık nala kaçıyordu.
Kuş uçarken kanadı ayrılık helezonu çiziyordu,
Tren çiğnerken raylarını ayrılık haykırıyordu.
Mahyalarda ayrılık ışıldıyordu,
Bulut ayrılırcasına uzaklaşıyordu.
Su topraktan
Yağmur buluttan
Yaprak dalından hüzünle ayrılıyordu.
Aşıklar ayrılıyordu
Yavru kuş istemeden ayrılıyordu yuvadan.
Mevsimler ayrılıyordu,
Nesiller ayrılıyordu,
Tüm notalar ayrılık ile başlıyordu,
Her tarafta ayrılık bestesi çalıyordu.
Bir ayrılık seziliyordu yeryüzünden.
Kabristanlar ayrılıklarla hınca hınç,
Anladım ki
ayrılık zamanın bir parçasıymış.
Atila Yalçınkaya
Kırılmayın sözüm pektir
Haktan ayrılan köpektir
Mesele idare etmektir
Neden edenler ayrılır?
Kırılmayın sözüm pektir
Haktan ayrılan köpektir
Mesele idare etmektir
Neden edenler ayrılır?
PARTİLER
Bir yandan da “PARTİLER†peydah olmuştu. İnsanlar hangi valilerin sorunları daha iyi çözeceği konusunda kıyasıya tartışmaya başlamışlardı. Adayların kişilikleri, idealizmleri, parti politikaları her şey tartışılıyordu ama sorunun aslı, gerçek problem hiç konuşulmuyordu. Meclislerde sıkıntılar baş gösteriyordu.
Kasabanın birinde, borcun faizi o yıl toplanan vergi gelirlerini geçmişti. Tüm ülke sathında ödenemeyen faizler artmaktaydı. Ödenmeyen faizlerin üstüne daha yüklü faizler gelmekteydi.
Yavaş yavaş ülkenin reel servetinin büyük bir kısmı Fabian ve arkadaşlarının ya eline geçmiş ya da dolaylı olarak kontrolü altına girmişti. Bu hal insanlar üzerinde daha fazla denetim anlamına gelmekteydi. Ancak henüz bu denetim yeterli değildi. Fabian ve arkadaşları biliyordu ki her bir insan denetim altına alınmadan durum güvence altında olmayacaktı.
Cari sisteme muhalefet eden bir çok kişi ya mali baskılarla susturulmakta ya da halk önünde küçük düşürülerek itibarları sarsılmaktaydı. Fabian ve arkadaşları bunu sağlamak için bir çok gazete, TV ve radyo istasyonu satın almışlardı. Başlarına titizlikle seçtikleri kişileri yerleştirmişlerdi. Bu yöneticilerin çoğunun dünyayı daha iyi hale getirme konusunda samimi arzuları vardı; ancak nasıl kullanılmakta olduklarını hiçbir zaman anlayamıyorlardı. Bunların çözümleri, problemin etkileri üzerine ilgilenmek olurken hiçbir zaman problemin sebebi üzerine olmuyordu.
Bir çok farklı gazete vardı. Sağ kesim için, sol kesim için, işçiler için, patronlar için vs.vs. Asıl problemin sebebine kafa yormadıktan sonra hangisine itibar edersen et bir önemi yoktu.
GÜÇ
Fabian`ın planı neredyse tamamlanmak üzereydi â€` tüm ülke ona borçluydu. Eğitim ve medya vasıtasıyla insanları kontrol edebiliyordu. Neye inanmalarını, neyi düşünmelerini istiyorsa bunu sağlayabiliyordu
Bir insan keyfi için harcayabileceği paranın kat be kat fazlasına sahip ise, geriye ona heyecan verebilecek ne kalıyordu ki!.. Egemen sınıf zihniyeti için bunun cevabı “GÜdžtür. İnsanlar üzerinde tatbik edebileceği `yalın ve soğuk` güç. Medya ve hükümette idealist insanlar kullanılıyordu, ancak Fabian`ın aradığı gerçek kontrol ediciler egemen sınıf zihniyetine sahip olanlardı.
Arkadaşlarının da çoğu aynı yoldaydı. Devasa setvetlerin verdiği hazzı biliyorlardı ama artık bu onları tatmin etmiyordu. Meydan okuma, heyecan ve kitleler üzerinde güç tatbiki nihai oyunun adıydı.
İnandıkları, diğerlerine karşı üstün bir sınıf olduklarıydı. “Hükmetmet bizim hakkımız ve görevimizdir. Kitleler kendileri için neyin iyi olduğunu bilmezler. Harekete geçirilmeye ve organize edilmeye ihtiyaçları vardır. Hükmetmek bizim doğuştan gelen hakkımızdır.â€
PARA REZERV MERKEZİ
Ülke çapında Fabian ve arkadaşları birçok finans ve borç verme kuruluşlarına sahiptiler. Tabi ki bunlar ayrı kuruluşlar ve özel şahıs mülkiyetindeydiler. Teoride bunlar birbirleriyle rekabet halinde gözükürken, gerçekte birbirleriyle çok yakın çalışıyorlardı. Bazı valileri de ikna ettikten sonra “PARA REZERV MERKEZ݆adını verdikleri bir kurum kurdular. Bunun için kendi paralarını bile kullanmamışlardı; halkın mevduatlarının bir kısmına dayanarak kredi meydan getiriyorlardı..
Bu kurum, dışarıdan bakıldığında sanki para arzını regüle eden bir kamu kurumu gibi gözükmekle beraber, tuhaftır ki, yönetici kurullarındakiler kamuya sorumlu olmayan kişilerden oluşmaktaydı.
Artık devlet Fabian`dan doğrudan borç almıyordu ama Para Rezerv Merkezine borçluluk gösteren bir çeşit borç senedi sistemini kullanmaya başlamıştı. Önerilen güvence gelecek yıl toplanacak tahmini vergi gelirleriydi. Bu Fabian`ın planıyla uyumlu bir şeydi. Böylelikle şüpheleri kendisinden ziyade, meşru kamu faaliyetine çekiyordu. Bununla beraber perde arkasında hala kontrol gücünün sahibiydi.
Dolaylı olarak, Fabian hükümet üzerinde yaptırım uygulayabilecek kontrole sahip oldu. “Ülkenin parasını ben kontrol edeyim, yasaları kimin yaptığı umurumda değil†diye övünüyordu. Hangi parti ya da gruptan vali seçildiğinin bir önemi yoktu, Fabian bir ülkenin yaşam iksiri olan `Para` nın kontrolünü elinde tutuyordu. Devlet para bulabiliyordu, ancak aldığı her borca faiz uygulanıyordu. Her geçen gün sosyal devlet politikaları ve dağıtılan yardımlar sebebiyle daha fazla para harcanıyordu. Çok geçmeden devlet bırakın anaparanın kendisini, faizini bile ödemekte zorlanır olmuştu.
Ancak hala soru soran insanlar vardı. “Para insan yapımı bir sistemdir. Tabi ki hükmetmek yerine hizmet edecek şekilde düzenlenebilir†Ama böyle insanların sayısı azalmıştı ve sesleri olmayan faiz karşılığı paranın yarattığı karmaşada kayboluyordu.
İKTİDAR
Yönetimler değişiyordu, parti sloganları değişiyordu, ama temel politikalar değişmeden devam ediyordu. Hangi parti “İKTİDARâ€a gelirse gelsin, Fabian-ı nihai amacına her yıl daha fazla yaklaştırıyordu. Halkın politikalarının bir anlamı yoktu. Daha fazla ödeyemeyecek noktaya kadar vergilendiliyorlardı. Zaman Fabian`ın nihai hamlesi için tam vaktiydi.
Para arzının yüzde 10`u hala kağıt ve metal para şeklindeydi. Bu şüphe çekmeden ortadan kaldırılmalıydı. İnsanlar nakitlerini kullanırken istedikleri gibi alışveriş edebiliyorlardı, yani hala kendi hayatları üzerinde bir miktar tasarruf ve kontrol hakkına sahiplerdi.
Öte yandan üstte nakit taşıma her zaman emniyetli olmayabiliyordu. Çek sistemi ise her yerde geçmiyordu. O halde daha kullanışlı bir sistem bulunmalıydı. Bir kez daha Fabian`ın çözümü hazırdı. Fabian`ın organizasyonu herkes için küçük bir plastik kart basmıştı. Kartın üzerinde her kişi için isim, resim ve kimlik numarası bulunuyordu.
Bu kartın gösterildiği heryerde, dükkan sahibi kredi durumunu kontrol etmek üzere merkezi bilgisayara telefonla bağlanıyordu. Eğer kredi açıksa, kişi belli bir miktara kadar istediğini alabiliyordu.
Başlangıçta insanların küçük bir kredi oranı dahilinde harcama yapmasına müsaade ediliyordu. Eğer ay sonunda ödeme yapılırsa borca faiz işletilmiyordu. Bu ücretli çalışanlar için iyi bir avantajdı ama ya işverenler ne yapacaktı? Makineleri kurması, malları üretmesi, maaşları ödemesi ve mallarını satıp parayı geri ödemesi gerekiyordu. Bir ayı geçerse, her ay borçlu olduğu miktarın yüzde 1.5`i ekleniyordu. Bu miktar bir yılda yüzde 18`in üzerindeydi.
İşadamının bu yüzde 18`i satış fiyatlarına eklemek dışında bir çaresi yoktu. Üstelik, bu ilave para ya da kredi (yüzde 18) kimseye borç olarak verilmemişti bile. Ülke çapında iş sahipleri aldıkları her $100 karşılığında $118 ödemek gibi bir zorunlulukla karşılaşıyordu Oysa ekstradan ortaya çıkan $18 hiç bir şekilde yaratılmamıştı ve piyasaya sürülmemişti.
Bununla beraber, Fabian ve arkadaşlarının toplumdaki statüleri yükseliyordu. Saygınlık abideleri olarak addedilmekteydiler. Finans ve ekonomi üzerine söylemleri neredeyse dini sabitler gibi kabul edilmekteydi.
Sürekli artan vergi yükleri karşısında, bir çok küçük işletme çükmekteydi. Çeşitli iş alanlarında, iş yapabilmek için özel ruhsatlar gerekiyordu. Artık iş kurmak ayakta kalabilenler için çok zordu. Fabian, yüzlerce bağlı şirketleri bulunan dev holdigleri ya kontrol ediyor ya da doğrudan sahibiydi. Görünürde bunlar rekabet halindeydi, ama Fabian tamamını kontrol etmekteydi. Sonuç itibarıyla, tüm gerçek rekabet eden şirketler kapanmaya zorlanmışlardı. Tesisatçılar, tamirciler, elektrikçiler, ve diğer tüm küçük işletmeler aynı kadaeri paylaşıyordu, - Hepsi Fabian`ın devlet koruması altındaki şirketler tarafından yutuluyordu.
Fabian bu plastik kartların, banknot ve madeni paranın yerini almasını istiyordu. Planına göre tüm kağıt ve madeni paralar ortadan kalktığında sadece bilgisayarlı kart sistemini kullanan şirketler çalışmaya devam edebilecekti.
Nihayetinde düşüncesine göre, bazı insanlar kartlarını kaybettiklerinde yada bozduklarında kimliklerini ispat edene kadar bir şey alıp satamaz hale geleceklerdi. Ona nihai kontrol hakkını veren verecek bir kanunu yasalaşmasını istiyordu. Bu kanun, tüm insanların elleri üzerinde dövme şeklinde işlenmiş kimlik numaralarının bulunmasını zorunlu kılıyordu. Bu numara sadece özel bir ışık altında görülebiliyor ve bilgiler bir bilgisayara aktarılabiliyordu. Tüm bilgisayarlar merkezi bir bilgisayara bağlı olacaktı ve böylece Fabian herkes hakkında herşeyi bilebilecekti.
DÜNYAYI VE YÜZDE BEŞİ İSTİYORUM DAN BİR KESİT
Bu makale Süleyman Sezai tarafından TİMETURK.com için tercüme edilmiştir.
TEBRİKLER YUSUF BEY SANIYORUM BU SORULARIN CEVAPLARI BU MAKALADE SAKLI saygılarımla
Duyarlı kaleminizi kutluyorum,toplum olarak iç içe yaşadıklarımız...saygımla...
Bu ne çıkarcı bir gündür
Vatan her şeyden üstündür
Bu en geçerli güdümdür
Neden bozanlar ayrılır?
ALLH GÜZELLİKLERDEN AYIRMASIN TEBRİKLER
can yaa....bulduğun harika konuları kıskanıyorum :)))
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta