insanı ürküten bir kedere dönüşüyor yüzümüz. Biz ölümlü hayatlarda, ilmek ilmek örüyorken yanlışları
kader her seyin uzağında umutla bir sis bulutunu dağıtıyor.
Ayrık kapıların eşiklerinde asılı kara poşetlerin içine bırakılan umudun adı oluyor yaşamak…
Emanet duruyor üstümüzde.
Kayıp ülkelerden gelip içimize çöreklenen hüznün, nemli bulutlar gibi acımsı damaklara yapıştığı ve iyileştikçe mora çalan kanlar içinde bir dünya düşün.
Ve düşün ki adı umut .
bir zaman sonra anlatamadığımı anladım
insanların içinde sadece baktığımı anladım
bir Efsa var dünyamda
sadece benim bildiğimi sandığım
Zaman zamansızlığın durağı efsa
İnsan ise ayrılığın .
Bu sabah uyandığımda bir ceylan yavrusu gibi bir şeyin peşine takılıp gitmek istedim
İçimde kalan en küçük sevgiyi canıma takıp canımı camdan atamak istedim
Ürkek ve bilinçsizce yıldığım zamanların bütün ıstıraplarını kusup ölmek istedim.
mecburuz gittikçe yalnızlaşmaya
yoz kiraz ağaçları gibi anlamsız yerlerde çiçek açmaya da
birinin eline geçmesin diye meyvemiz inatla acılaşıp
inatla aykırılaşmaya öyle mecburuz ki
işte tam öylesine camlardan bakıp her akşamın sabahında
başlıyoruz ceset kokulu kaldırımları izlemeye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!