Deli Mavi Sevdalar Grubunda, 22-28 Eylül tarihleri arasında haftanın şairi seçilen Sn. Necdet Arslan ile şiir, edebiyat ve özel yaşamı konusunda bir söyleşi yaptım dostlar. Eleştirel ve öğretici yanıyla bu söyleşiyi okumanızı özellikle rica ediyorum. Uzun soluklu olmasından dolayı Necdet beyin çekinceleri olsa da eminim ki içinde barındırdığı fikirler ile kayıtlarınız arasında yer alacaktır.
Bu söyleşiye verdiği emeğe çok teşekkür ederim.
Sevgi ve Saygılarımla
Rengin Alacaatlı
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Deli Mavi Sevdalar Grubunda haftanın şairi seçilen Sn. Necdet ARSLAN beyefendiyi kutlar başarılarının devamını dilerim Ve çalışmada büyük emek veren sevgili Rengin ALACAATLI hanımefendiye bu güzel söyleyişi için teşekkürler
Her iki yüreğe sevgilerimle
Edebi bir söyleşi niteliğinde ve hep dediğim gibi profesyonelce.Rengin hanım işi kavradığını en ince ayrıntılarıyla hissettirmekte,Necdet bey ise edebiyatın bilimselliğini konuşturmakta.Her iki yüreğe de tebrikler gönderiyorum.
Sayın Rengin Alacaatlı `nın nazik daveti ile Tanıştığım Deli Mavi Sevdalar grubu`na gelirken açıkçası böyle değerli üstat şairlerin grupta olabileceğini hiç tahmin etmemiştim...Bana grubunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim sözünü uyarlamak ve vurgulamak isterim ki Rengin hanım beni yanıltmadı kendileri gibi değerli şairleri tan çok mutlu oldum...
Çok yararlı bir söyleşi oldu diğerleri gibi...Keşke bu söyleşileri kitaplaştırsakta kaynak kitap gibi elimizde bulunsa diye düşünüyorum o kadar çok felsefecileri örnek vermiş ki hangi söz hangi felsefeciye ait karıştırabiliriz endişesi taşıyorum.Yeri gelmişken sormak istiyorum;
Ben internet ortamında gerek şiir,gerekse diğer edebi eserleri okumaktan hoşlanmıyorum siz üstadların şiir kitapları varsa edinmek isterim...
Deli mavi sevdalar gubumuzun değerli üyelerine sevgi ve selamlarımı sunuyorum...Saygılarımla...
Öğretici, sorgulayıcı ve özünde barındırdığı fikir yapısıyla seçkin bir söyleşide bulunmaktan gurur duymaktayım.
Necdet bey ısmarlama sözcükler ile yazılabilecek şiir konusunda daha önce grup içerisinde fikrini beyan etmiş olmasına rağmen ben bunu bilmiyormuşçasına sözcüklerini kendisine ilettim. Ve “döngü” doğdu… Döngünün anahtar sözcüğü “koyak “idi ve Necdet bey gizi yakalayarak enfes bir şiir ortaya çıkardı. Özellikle son bölüme ve buna zemin hazırlayan koyak sözcüğüne dikkatinizi çekmek isterim. Ve eğer bana kızmaz ise bu şiirin Necdet beyden okuduğum en etkileyici şiir olduğunu söylemek istiyorum. Birbiriyle ilgisiz sözcükleri ustaca sıralayıp gruplayarak harmanladığı döngüye ve bu söyleşiye verdiği emeğe çok teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta