Hayat gemisi mum gibi bekler ufukta.
Garip yolcusu bekler onu son durakta.
Çöl yalnızlığı çökmüş ufka etraf sessiz.
Demir atar gemi ağır ağır kimsesiz.
Yolcu ağlar sızlar, o yaklaşır kapıya.
Ve gün bitimiyle
Karanlık düşer yollara
Vede gün bitimiyle
Ölüm çöker sokaklara
Adım adım
Her şey bitti...
Kalbimde mürekkeb
Kalbimde birken düşünceler
Artık farklı geliyorsun bana
Artık tanıyamıyorum
Anlayamıyorum.
Yalın ayaklı üzgün bir çocuk
Ağlar duvar dibinde boğuk boğuk
Mermiler arasında garip bir çocuk
Ölüm yılan gibi sokulur soğuk soğuk
Hasret kar gibi yağarsa anla ki
Bu şehri terk ediyorum sesizce
Ayak seslerim kesilince bilki
Şehir ölmüştür içimde gizlice
Bir akrep gibi alev alevim gitme…
Gitme “Bak üşüdüm denize girdim sana geldim düş bitmeden gitme.”
Gitme and olsun sorgulamayacam, daha bir dayanıklı bulacaksın beni…
Ne çocuk ölümlerini, ne dehri nede uhdudun kaderini…
Ve nede seni…
Oysa…
Hayatsal iklimlerin ışığında
Bir sürgündü seninkisi.
Bir yokluk defterinin son yaprağı
Gergefe nakşedilmiş acılar deseniydi
Bir sonbahar akşamıydı
Yıkılmış yorgun bir günde arta kalan
Hayatsal iklimlerin ışığında
Bir sürgündü seninkisi.
Bir yokluk defterinin son yaprağı
Gergefe nakşedilmiş acılar deseniydi
Bir sonbahar akşamıydı
Yıkılmış yorgun bir günde arta kalan
Yanmak nedir bilir misin?
Ey! Kızıl saçlı çocuk.
Yanmak! Şehri tutuşturmaktır.
Geceler boyu ağlamaktır.
Tarifsiz gecelerde gündüzü aramaktır.
Yanmak unutulmaktır, unutulmak.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!