Malatyada 1948 yılında doğdum.Ortaokul yıllarında şiir'i yazma çabasına girdim. 1963 den beri değişik yayın organlarında ve antolojılerde şiire benzer denemelerim yayınlandı. Halâ yazmaktayım, ünlü yorumcular bazen lütfedip televizyon programlarında okurlar. İlk kitabım (1965) Hüzün Sarmaşığı daha sonra (1968) Yankılarıyla Birlikte Günün Şairi ve Şiiri adlı bir araştırma, inceleme kitapcığım müstear ad (CEM YALÇINKAYA) ile çıktı. Ölçüye bağlı alışkanlığım yok. Gönülümün bahçesinde bulunan çiçeklerden, şartlara ve gelişmelere göre bir buket hazırlarım. Bu buket, bazan kır çiçeklerinden bazen gonca güllerden, zaman zaman mevsimlik çiçeklerden (leylak, lale) ve hatta kaktüs ve dikenlerden de oluşabilir. Dilimiz zaten şiir gibi, kelime dağarcığımda oynaşan, kucaklaşan kelimeleri, ömür boyu bir birlikteliğe götürmek amacıyla yola çıkarım. Birbirleriyle anlaşır ve birliktelikleri okuyucunun da onayıyla sürerse mutlu olurum.
Öğrenim: iktisat- işletme(y.lisans)
iş hayatı:Gazetecilik; (muhabirlik, teknik sekreterlik, genel yönetmenlik) ve memuriyet; (öğretmenlik, müfettişlik, müdürlük, koordinatörlük, gn.müdürlük) ve sonunda emeklilik. Şimdilerde zaman zaman şiir dinletileri de yapılan bir mekân işletmeciliği, yani esnaf. Ayrıca bir dergide yayın danışmanlığı ve köşe yazarlığı yapmaktayım. Evli, bir çocuk babasıyım. Hayatta her şeyde bir güzellik bulmuşumdur, kanımca, bulmakta da daima hayır vardır.
BEN DOSTU, BANA DOST OLDUĞU İÇİN DEĞİL, HERKESE DOST BAKTIĞI İÇİN DOST SAYARIM.
Necati DİKMEN
'GÜCÜME GİDEN ALÇAK TEPELERİN KENDİNİ
DAĞ SANMASI DEĞİL..
KARTALLARIN ALÇAK TEPELERE KONMASI'
Faika SARP
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!