Pınar dergisi ve Bayrak gazetesinde okuyucularına ulaşan yazı ve şiirlerini hep zevkle okuduğum, üstadım bilip saygı duyduğum merhum şiir ustası; 1955 Çorum doğumludur. Çorum İmam-Hatip Lisesinden sonra İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisini de okudu. Bir süre Birleşik Dağıtım Şirketinin yöneticiliğinde bulundu. Yüzyılların Şarkısı isimli şiir kitabı, okuyucuya ulaşan ilk ve son şiir kitabıdır. Ocak 1977 yılında Otağ Yayınevi tarafından okuyucularına ulaşan şiir kitabında daha çok hece ile yazılmış şiirleri vardı. Tam da millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ideal öğretmenler için dediği gibi “imanlı, kararlı, vicdanlı, liyakatli” bir insandı. “Es Rahmet Rüzgârı” isimli albümde bazı şiirleri de bestelenen yerli, millî, mert, yiğit, dürüst, bir şairdi.
Şiirlerinde birlik, dostluk, köy, köylü, çağın özellikleri, umut, imanın kuvveti, vuslat, mâziye özlem, yabancılaşmanın tehlikeleri, dua, anaların fedakârlığı, hüzün, zulüm ve zâlimlerin kötülükleri, memleket ve yurt sevgisi gibi, millî, insanî, dinî konuları mısra, bent ve dörtlüklerle zevkle okunacak bir biçimde sunmuştu okuyucularına. Şiirlerinin konuları kadar o konuların anlaşılmasını kolaylaştıran “Allah, iman, vatan, millet, hasret, çile, fatih, fetih, ferman, tarih, türkü, dâvâ, dost, yurt, huzur, yürek, şafak, gurbet, ufuk, bulut, dağ, fırtına, hece, gece, sonsuzluk ve hürriyet” gibi insanı sahiden etkileyen kelimeleri de özenle seçilmiş,“ ümit ufukları, mahzun gönüller, devrin efsanesi, demirden yumruk, zafer inancı, efsunkâr bahçe, hür ülke ufku, hüzün dağları, şen dalgalar, tantanasız törenler, insan seli, yabancı iklimlerin dumanları, kuş sesleri, ılık hasret şarkıları, tatlı bir renk sağanağı, mavi şafaklar” gibi kelime guruplarıyla zenginleştirilmişti.
Şairimiz; ebedî güzelliklere hayran, zulme ve zalimlere tepkisini göstermekten sakınmayan, birlik ve beraberliği her daim önemseyen, geleneklerden beslenen, köy hayatının çileli taraflarını, köylünün dert ve problemlerini en güzel bir şekilde dillendiren, mâziyi saygıyla anmakla birlikte âtide de güzel günlere kavuşacağımıza olan umudunu eskitmeyen usta bir şairdi.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta