ne zaman geç kalıp
yetişemesem sana
saramasam yaranı
kendimden utanırım
ne zaman yetersiz kalsam
öngöremesem
dindiremesem ağrını
eni konu utanırım
ne zaman haybeye geçer zaman
müdahale edemezsem
ve durduramasam
iç kanamanı
bu günden utanırım
ne zaman miyop olsam
açıkça bağıran
gönül sızına
anlayışsızlığıma utanırım
ne zaman sayamasam
anlamlandıramasam
nabzının anormal hızını
tıbbi bilgilerimden utanırım
ne zaman dinlemesem
duyamasam
yüreğinin bağıran sesini
Sağır sultan'dan utanırım
ne zaman umarsız
ve derman olamasam
sancına
Lokman hekim'den utanırım
ne zaman gereği gibi
çare olamasam
iç yangı’na
utanır, sıkılır, iç geçiririm
ne zaman atlasam
fark etmesem
yürek kırıklığını
dikkatsizliğimden utanırım
ne zaman önleyemesem
kazayla olanı
söndüremesem gönül yangını
tedbirsizliğimden utanırım
ne zaman göremesem
burnumun ucunu
yüzündeki hüznü
gözlerim mahcup olur
ne zaman çözemesem
sorunu
düğüm olmuş olguyu
üzülürüm gani gani
ne zaman kavrayamasam
bağırışındaki
sessiz çığlığını
aklımdan utanırım
ne zaman yüreğimde
önemsemeden
ihmal etsem sevdanı
senden utanırım
ne zaman yetişemesem
bilimin hızına
kullanamasam bilgiyi
geç kalmışlığıma utanırım
ne zaman bilemesem
duygundaki inceliği
kırılacağın limiti
odunluğumla yanarım
ne zaman hissedemesem
yaşadığın travmayı
desteğin olamasam
utanırım bir mahcubiyetle
ne zaman çaresizlik içinde
karşılayamasam
ihtiyacını
güvensizliğimden utanırım
ne zaman ilgimi veremeyip
katamadığımda sevgimi
ilaç olamıyorsam yüreğine
hekimliğimden utanırım
ne zaman soyutlansam
insanlığın kavgasından
hak mücadelesinden
ne zaman kopsam
barışın dilinden
kendimden utanırım
Kayıt Tarihi : 12.6.2020 08:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!