Ne zaman üzsem seni,
Yıkılıyor, yanıyor bu şehir,
Yüzüm dağlanıyor,
Düğümleniyor boğazımda yaşam,
Gözlerime kan, baskın veriyor...
Ne zaman üzsem seni,
Selamı kesiyor kuşlar,
Güneş, görmemek için yüzümü
Bulutların ardına çekiliyor...
Yapraklar,
Seni üzdüm diye
Lanet edercesine,
İntihar ediyor...
Sağnak yağmur bile
Damlasını benden esirgiyor...
Yandıkça yanıyor ciğerim,
Yıkılan şehir,
Beni altına alıyor...
Enkazlar bile
Beni örtmekten iğreniyor...
Bebeğim
Yalnızım,
Avuçlarıma kar yağıyor
Yüreğimi yanar dağlar parçalıyor...
Seni üzmemek için
Ne yapmalıyım sevgilim?
Hüseyin senden ‘af’ diliyor...
Sessizliğini dinliyorum kaldırımların,
Suskunluğunu soruyorum karanlıkların,
Bir yerlerde
Bir şeyler kırılıyor.
Farkındayım,
Ama çaresiz
Söndüremiyorum yangınını
Ateşler içinde dudaklarım...
Güldüremiyorum onları bir türlü,
Damlaları kovalıyor yüzüme
Göz pınarlarım...
Ne zaman üzsem seni
Yüreğimde faili meçhul cinayetler yaşanıyor,
Talana uğrayan benliğim
İçim,
Dışım,
Her şeyim,
Üzüntülerinle çürüyor...
Donuyor!
Dökülecek ellerim,
Ellerinin sıcaklığını dileniyor;
Sustuğun,
Ağladığın,
Üzüntülerle oynaştığın yerde,
Bu suçlu sevgilin
Affetmeni bekliyor...
Affet! Ne olur beni,
Affetmezsen eğer,
Yıkılan bu şehrin çöplükleri bile
Beni kabul etmiyor...
Kayıt Tarihi : 21.1.2002 22:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!