Ne zaman bir türkü duysam

Ne zaman bir türkü duysam
Ne zaman şalvarlı bir halay görsem
Ne zaman esmer teniyle badem bakışlar değse gözüme
Ve ne zaman bir mendil havada sallansa
Düğümlenirim
Susarım bir şeylere
Hani şu az konuşulan şeylere
Hani adının anılması zor olan şeylere...

Susarım derdim eskiden suskunluğuma
Ya da susuzluğuma
Bu artık
Boş gelen kinayelerden öte
Bir Ahmet Kaya şarkısı asılı kalıyor
Boğazıma
Vapurlarda ıslanan
O gecedeki gibi
Serin bir bahar gecesindeymişim
Gibi sanki yeniden,
Sanki yeniden arkamı dönmüş
Sırtıma değen gözlere
Gel demek ister gibi
Sessizce çekilen halayları izliyorum
Türkülerdeki sazları dinliyorum

Ve bir yerlerde dönüyorum yüzümü
Gözüme değen badem gözlere

Bir yerlerde fitili yanıveriyor şarabın
Eskilerden bir oyun çalıyor kapımı

“yıllar sonra yine saklambaç oynuyoruz
benden başkalarıyla saklanmışsın
biliyorum sobe”

gibi şarkı sözlerini hatırlamaya çalışıyorum
Ve durduğum yerden rüzgara fısıldıyorum:

- sonsuzluğun adı yok...