Ne zaman, bir anadolu köyüne düşse yolum
yüreğim burkulur
susuk kumullu alnımdan öper bir anne
bilmediğim ayetler çizer elleri gökyüzüne
anlamadığım dualar kanar dudaklarında
ne zaman, bir anadolu köyüne düşse yolum
kar düşer ömrümün üşüyen dilimlerine
bacasından dumanlar tüten,
sobası yanar çocukluğumun
ısınır içimin mor türküleri
büyür nazlı bir çiçeğin uykularında
kuşlar uçar penceremden
yüreğimden sevdalar geçer
sonbahar rüzgarının kanatlarında
çekip gider ağlayarak,
düşlerin yağmurunda bir çocuk
ne zaman, bir anadolu köyüne düşse yolum
oturup yüreğimin avlusuna, munzur sedalı bir gelin ağlar
bir düşünce dalgası vurur kıyılarıma
vurdukça ıslanır gözlerim
terkedilmiş evler, kilitlenmiş kapılar
ve duvarlarda, yalnızca ihanet lekeleri kalmış
sevdalarki hep aşınmış, gül takviminin yapraklarında
acıya sürgün kesilmiş tüm sokaklar
şimdi baktığım her anı bir gönül yarası
her sessizlik bir çığlik, her çiçek bir yara
ah sevdiğim ne kadar insan varsa, göçüp gitmiş uzaklara
hangi suya baksam, bir nehiri kanıyor gözlerim
hangi yola çıksam bir tren kalkıyor
ey umudumun küçük nazlı çocuğu
çiçekler getir bana koparmadan
sevinçler getir güneşli bahçelerden
nicedirki bir özlemin bulutundayım
bir depremin uçurumunda
yıldızlar topla bana
yıldızlar topla mavi gecelerden
sen ki sevdalı yanımdın benim
gönlümün ısınağı, korkularımın sığınağıydın
düşlere kar yağınca ve sarınca yolları duman
bırakma ellerimi n’olur, kapama gözlerini
üşür taşralı soluğum
29 / 07/1985 Caferli
Nuri CanKayıt Tarihi : 22.7.2003 23:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

hissettiriyor yaşatıyor
tebrikler.
sevgiyle,
Teşekkürler Sevgili Nuri....
Naime Erlaçin
TÜM YORUMLAR (6)