Ne zaman canım sıkılsa, aklıma geliyorsun
Ve ne zaman aklıma gelsen, canımı sıkıyorsun...
Yani hep canım sıkkın, aklımdan çıkmıyorsun
Ya da hep aklımdasın, canımı sıkıyorsun...
01.06.2001
Yalçın ErgünKayıt Tarihi : 26.10.2001 15:50:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
güne şiir olmayı hak etmiş mi!.olmuşsa olmuştur, bana ne!.seçenlerin bildiği bir şey var demek ki!.neyse; saygılarımla kutluyorum gene de!.
Daha önceki mesajımda da ifade ettiğimi gibi, branşınız olmayan sahalara girip de "Bana gör böyledir, bana göre şöyledir" gibi ifadeler kullanarak ilim ve irfan ehline maskara olmayınız! Siz bir emekli ormancı olduğunuz halde nasıl oluyor da bizim sahamıza girerek, Kur'an ve sünnete hakkıyla vakıf olup kırk yıldan beri bunun dersini veren bize din, iman, düstur ve kaide dersi veriyorsunuz? Biz daha öncede söylediğimiz gibi iddia ettiğimiz her dini ve ilmi mevzuyu mutlaka ayet hadis numarası vererek ya da kabul görmüş ilmi deliller ibraz ederek yapıyoruz. Siz ise durmadan, "Ben buna katılmıyorum, ben şuna katılmıyorum " deyip duruyorsunuz. Allah, dininin ölçülerini takdir ederken size ya da başka kullarına mı sorup da indirmiş ki, şimdi sizin devrimci mantığınıza göre onda tadilata gitsin? Sizin bu yaptığınıza tek kelime ile müfsitlik ve münkirlik denir.
Benim en yakınım olan ilahiyatçı hanım da kimmiş? Benim dostum olacak kişiler, ancak Allah'ın muhkem ayetlerine ve Resulullah-s.a.v-'in sahih sünnetine tam vakıf olup, bu değişmez hükümleri kabul edip nakleden kişilerdir. Biz de kızımıza ilahiyat fakültesini bitirttirip din kültürü öğretmeni yaptık ama, bir çok konuda kendisiyle anlaşamıyoruz. çünkü okuduğu fakültedeki öğretim görevlilerinin bir kısmı deist bir kısmı ateist bir kısmı da selefi güruhtandı. sizin sık sık methü sena ettiğiniz Yaşar Nuri denen zat da bu güruhların önce gelen temsilcilerinden birisiydi.
Bir de, bu çarpıtma ve yalan söyleme alışkanlığınızı lütfen çok acele terk edin! Çünkü bu sizi dinden imandan edecek en büyük etkenlerden birisidir. Sayfama daha yeni koydumum ve başlığı "Layıkları Islah Eyle Allah'ım!" şiirim hakkında yalan söyleyip "Layıklar" kelimesini "Laikler" olarak değiştiriverdiniz! Eğer idrakinizde, vicdanınızda ve algılama melekelerinizde bir arıza yoksa, lütfen okuyup yazdıklarınıza dikkat edin ve ilim irfan ehline daha fazla rezil rüsva olmayın!
Bizim dini hayatımıza hayat yapıp daha sonra da bunu başka muhtaç ve müştaklara tebliğ etmemiz Allah'ın "EMR-İ BİL MA'RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKER" emrine uymamız dolayısıyladır ki, ilim irfan ehli olan her gerçek mü'min ve müslüman'a da bu farzdır. Eğer Allah'ın son hak kitabı olan Kur'an'a ve son hak peygamberi olan Muhammed -s.a.v-'e imanınız varsa, onların bu konudaki beyanlarına bir bakın ve öyle konuşun! Biz dini tebliğimiz şiir ve edebiyat yoluyla tebliğ ederken asla onu maddi bir alet olan kılıç gibi kullanmayız. Ama herkese de anladığı dilden hitap ederiz ki bu da, yine kitap ve sünnetin düsturlarındandır vesselam.
Bizim dinimiz zaten gerçek medeniyeti ders verip neşreden en son hak dindir ki, Resulullah'ın hicret ettiği şehrin adı "Yesrib" iken "Resulullah onun ismin medine ( medeniler ve medeniyetler şehri) olarak değiştirmiştir. Bizim karşı çıktığımız medeniyet müspet icraatlara imza atıp öncülük eden bir medeniyet değil, her türlü deniliği ve ahlaksızlığı moda diye insanlara lanse eden mimsiz medeniyettir ki biz dinimiz ona "Deniyet" diyor.
Biz, hem aklın ihtiyacı olan müspet/fenni ilimlerin öğretilmesine hem de kalbin ihtiyacı olan dini ilimlerin belletilmesine taraftarız ve bunu mütemadiden dile getirip kaleme döküyoruz.
Sayın bayım, lütfen asıl mesleğiniz ve branşınız ne ise, sadece o sahada görüş beyan edin. Branşınız olmayan mesleklerin erbaplarıyla gayr-i ilmi tartışmalara girerek ilmi ve irfan ehline maskara olmayınız! Biz, ne zaman tarikatları ve onların şeyhlerini ve de onların müritlerini müdafaa ettik de siz bize hakaret etme cüretinde bulunuyorsunuz? Eğer dini kunularda fikir beyan etmek istiyorsanız bunun için önce Kur'an'a ve sahih hadislere mana meal tam vakıf olacak sonra da dinin nezaketine muvafık düşen bir üslup kullanarak tartışmaya dahil olacaksınız. Böyle önüne gelen densiz ve dinsiz ya da cahil nadanların destekçisi, tasdikçisi ya da pohpoçusu olarak gerçek bir şuurlu şair ve eleştirmen olamazsınız. Çünkü, hem sataştığınız ilim irfan ehli insanlar tarafından rezil rüsva edilirsiniz hem de, hesap yerine göçünce nar-ı cahimi boylarsınız!
Evvela: Allah'ın 99 ismi içerisinde "Tanrı/Tengri" denen bir ismi yoktur! Tanrı/Tengri, Şamanizm'de güneşe verilen isimdir ve "Gök İlahı" demektir. Yani sizin inandığınız ama bizim inanmadığımız çakma ilahınız Müslümanların değil, Şamanist putperestlerin ilahıdır.
İkincisi: İslam'da din adamlığı, kin adamlığı diye bir şey yoktur. İslam'da, Allah'a, onun indirdiği son hak kitap olan Kur'an'a ve gönderdiği son hak peygamberin sahih hadislerindeki tariflere göre, muavahhid, müstakim, muhlis, muslih, muhsin, alim, fazıl, arif, muttaki ve salih bir mü'min ve de müslüman olma şartı vardır ki, biz de acizane fakirane ama halisane bu emr-i İlahiyi yapmaya çalışmaktayız.
Üçüncüsü: Şu anda din adamı (din görevlisi) olarak vazife yapan kişilere bu ithamda bulunmanız da çok çirkin bir iftira ve kanunen ceza-i müeyyide gerektiren bir suçtur! Çünkü Sen ve seninle aynı ağzı kullanan yandaşların, yasal güvence altında olan din ve inanç özgülüğünün verdiği güvence ile dinini yaşamaya çalışan müslümanlara hakaret edip, halkı kin ve düşmanlığa teşvik ediyorsunuz! Bun davranışınız için buradan bilişim suçları yetkilerine suç duyurusunda bulunuyorum!
Dördüncüsü: Biz, daha önce de ifade ettiğimiz gibi çakma tanrılara/ilahlara değil, Alemlerin Yaratıcısı ve yöneticisi olan VAHİD, EHAD VE SAMED olan ALLAH'A inanıyoruz ki, bizim Rabbimiz olan Allah, her gün dünyadan kafir, müşrik, müslüman, münafık, fasık, facir, putperest, ateist ve deist olan yüzbinlerce kişinin canını görevli meleklerine aldırıp, hesap yeri olan ahiret yurduna sevk etmektedir. Yani, ahiret yurduna sadece sevdiklerini değil sevmediklerini de aldırmaktadır ki, bunların sayısı sevdiklerinden kat
be kat daha fazladır.
Beşincisi: Resulullah-s.a.v-, ( Gelmiş geçmiş bütün hataları ve kusurları affedilmesine rağmen) günde yüzer kere tövbe ve istiğfar ettiğini söylüyor. Bizler de onun pür-kusur bir ümmeti olarak en az günde (ağlayarak veya ağlamayarak) yüzer kere tövbe ve de istiğfar etmemiz gerekmektedir ki, hamdolsun biz bunun daha fazlasını yapmaya çalışıyoruz.
Altıncısı: Biz takdir ve tebriği sadece Allah'tan bekleriz. Allah takdir ettikten sonra, bütün dünya halkları takbih ve telin de etse zerre kadar kıymeti yoktur. Eğer Allah, takdir etmezse, bütün dünya insanları tebrik ve takdir yarışına girseler de bir ederi yoktur. Çünkü, takdir ettiğini cennetine koyacak olan ve takbih ettiğini de azabına duçar kılacak olan sadece O Allah'tır.
Ucubelik konusuna gelince, bunun takdiri de yine Rabbimize aittir. Biz gerçekten sizin dediğiniz gibi manevi yönden bir ucube isek, Allah beni ıslah etsin. Ama iş bunun tam tersi ise, yani bize ucube diyenlerin kendileri manevi birer ucube iseler, Allah onları ıslah etsin aminnn!
Netice: Sözü daha fazla uzatmamak için mevzuya burada bir virgül koyuyorum. Bu mevzularda daha fazla aydınlatıcı bilgi almak isterseniz lütfen sayfama buyurun! Zira orada tam da bu konularla alakalı yazdığım yeni şiirlerim var. İnceleyip istifade edebilirsiniz.
Zaman nerede? Akılda ne varsa.
İnsan niçin akıllıdır?
Çünkü akılsızdır.
Akla ihtiyaç duyduğunda akıl edinir.
Yoksa canı akıl askısında asılı kalır.
Sıkılır da sıkılır.
TÜM YORUMLAR (29)