Hep titrek bir ay ışığında yitirmiştim sevdalarımı.
Zemherinin kör ayazında,kömür karası dalgaları misafir ediyordum yüreğime.
Denizin demire sürülmüş yosun kokusu üstüme sinerken,
uzak kentlerin suya vuran akislerini ziyaret ediyordu gözlerim.
Zihnime yağan hüzün tanelerine inat,dökülen yıldızları topluyorduk ben ve çocuklar.
Ne tuhaf! Ne tezat şey yaşamak!
Ay'a öfke duyup, onunla aydınlanmak. Ne tuhaf!
Hep yaşamın kıyısında yitirmiştim sevdalarımı.
İnsanlığın ıslak bir kaldırımda unutulduğu zamanlarda,
kuru ve siyah elbisemle ben insancılık oynardım.
Gökyüzünü maviye boyarken çocuklar,kan rengi gurup direnirdi inatla.
önce ağır aksak tutuşur ufuklar,deniz ve tüm dağlar.
sonra sonsuz kül yığını ve yine uzaktaki ışıklar.
Ne tuhaf! Ne tezat şey yaşamak!
Hayata çelme takıp,onunla yuvarlanmak. Ne tuhaf!
Hep şafağın kızılında yitirmiştim sevdalarımı.
Düşler pembeye çalmadan önceydi.
Yeşil gözlü çocukların, kan kızılı rüyaları vardı o zamanlar.
uykumu yağmurlara asıp, sokaklara armağan etmiştim.
Direnmek büyümekti hani.
ve büyümüştüm nihayet soracak sorularım bile olmadan.
Zaman yeşil gözlü bir çocuğun,kan kızılı rüyalarını korkulara satmıştı.
Direnmek büyümekti,büyümek ise korkuların bağrına gömülmek.
Ne tuhaf! Ne Tezat şey yaşamak!
Korkuları ateşe verip, onlar ile ısınmak. Ne tuhaf!
Kayıt Tarihi : 31.12.2012 13:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu güzel şiirinizi
Canı gönülden kutlar
Başarınızın daim olması ve
Daha nice paylaşımlar dileğiyle 10+ saygılarımla
TÜM YORUMLAR (1)