Ne Söylüyor Baktın mı? Şiiri - Sezayi Tuğla

Sezayi Tuğla
1645

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Ne Söylüyor Baktın mı?

Diyorsun ki; “araba alacağım,”
Burcun sana ne söylüyor, baktın mı?
“Bu gece bir dostumda kalacağım,”
Tarot falın ne söylüyor, baktın mı?

Arkadaşın “evlenelim” diyormuş,
Kız kardeşin sütle balık yiyormuş,
Zehirlenmiş, enişten biliyormuş,
Falcı kadın ne söylüyor, baktın mı?

Acep bugün çalışmaya gitsen mi?
Kaytarıp da köşe-bucak yitsen mi?
Umulmadık yerde birden bitsen mi?
Gaste burcun ne söylüyor, baktın mı?

İstikbalin geniş midir, dar mıdır?
Ticaretin zarar mıdır, kâr mıdır?
Senin için bir çıkar yol var mıdır?
Kahve telven ne söylüyor, baktın mı?

Cahil olma, uyan artık gafletten,
İnsanoğlu mevcut kemikten eten,
Ruhla insan ayrılamaz niyetten,
Kılavuzun ne söylüyor, baktın mı?

(EKİM 2007)

Sezayi Tuğla
Kayıt Tarihi : 30.10.2012 14:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


İNSAN DENEN MEÇHUL “İnsanın yapısından kaynaklanmalı herhalde” diyorum bazen kendi kendime. Göremediğimiz birçok eksik ve kusurları başkalarında çok rahat ve kolay görebiliyoruz. Bazen de yardımseverliğimiz ön plana çıkar ve cömertçe yardımlarımızı esirgemeyiz dostlarımızdan. “Hadi, şuradan yak bir sigara da efkârını dağıt” deriz arkadaşımıza. O anda, tabî ve ilmî zararlar, ilâç olur birden. Tabi biz de başhekim edasıyla, hastamızın başucunda kurtarıcı… Bazen ilmimiz aşıverir kitapları, kütüphaneleri. “Ben görmediğim şeye inanmam arkadaş. Peri neymiş? Cin neymiş? Şeytan insanın kendisi, yok böyle bir şey.” Çağdaş allame kesiliriz zaman zaman. Ama yine aynı bizler, bir şarlatanın yazmış olduğu, gazetedeki yükselen burçlarımıza göz atmaktan bir türlü vazgeçiremeyiz nefsimizi. Mahiyetini bilmediğimiz, yapısında hangi taş, toprak ve madenlerin var olduğu araştırma safhasında olan milyonlarca kilometre uzaklıktaki gezegen ve yıldızların, yörüngelerindeki hareketlerin bizim iç dünyamızı ve hatta geleceğimizi etkilediğine inanırız, bir kısım insanlar olarak. Hele birde kazara bunlara inanmadığını söyleyen biri varsa yanımızda “Çağın gerisinde kalmış” damgasını mutlaka yer biz ilerici aydınlardan. “Aylarca, hatta senelerce flört ettiğin partnerinin burcu, senin burcunla uyum içinde olacak mı peki? Sıcak bir yuva kuracaksınız, nikâh masasına gitmeden evvel bunu iyi analiz etmeniz gerekir” diyen bilgiç arkadaşımıza hak vererek geri adım atarız zaman olur. Aslında bu yaklaşımların kökü, insanlığın ilk çağlarına kadar varır. Mitolojik eski Yunan ve Roma’ya doğru bir seyahat yapacak olursak, Olimpos dağında Zeus, diğer tanrı, tanrıça ve yarı tanrıların yaşantıları, insanlarla dama taşı gibi oynamaları, zaman zaman kendi aralarındaki kavga ve rekabetleri, zamanımızdaki burçların üzerimizdeki etkilerinden farklı mı sizce? Uzakdoğu, Kara Afrika ve Yenidünya gibi tüm kıtalarda, bu insanların değişik versiyonlarına rastlamak mümkündür. Kendini entel gören bazılarınca, Allah’ın kader ve kazasına inanılmaz ama cansız maddelerden oluşan gezegenlerin üzerimizdeki etkisine inanılır. Peygamberlere inanılmaz ama Notradamus’un kehanetlerine inanılır. Nazara inanılmaz, falanca aktrisin boynundaki maskotun uğuruna inanılır. Duaya inanılmaz, kedi miyavlamasının şifasına inanılır vs. vs… Aslında, kâinatın Yaratıcısına ve yaratılış gayesine karşı imtihan içinde olan insan, kıyamete dek bu tutum ve davranışını sürdürecektir şüphesiz.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sezayi Tuğla