Tanıklık ediyordu herkes gidişine. Yan yanayken ayrı kalan ilk biz değildik. Buna alışmak istemiyorum. Kalbimde uzun sürecek sancılar bir bıçak gibi batıyor hassas yerlerime. Henüz bardaklar kırılmamıştı ki sevmem kırıntıları kesikleri ve o cam parçalarının kestiği parmaklardaki kanı. Sıcak bir çay gibi demliyorduk öfkemizi, nefretle içiyorduk. Gözlerimiz parlamıyordu güneş sıcaklığı yok artık
Yatağımda seviştiğim sen değildin, aklından geçtiği gibi değil sevgilim. Bir başkasını düşünmüyorum bunu hiç beceremedim. Gömleklerime sinen kokunu düşünmek isterdim mesela bu çok hoşuma gidiyordu bir zamanlar. Sen yanımda değilken yanımdaymışsın gibi. Şimdi yanımdasın ve tahammülüm yok ne sana nede o yosun kokuna.
Gece yine uyuyamadım uzun bir süre sağa sola döndüm olmadı, uyuyamadım. Hava aydınlandığında kan çanağı gözlerim kapanmış hatırlamıyorum. Rüyamda kendimi gördüm çocuktum eskisi gibi. Sarı uzun saçlarım kocaman yeşil gözlerimi sakladığı zamanlar. Yine gözlerim doluydu dizlerim kanıyordu tek hatırladığım bu. Ne anlama geliyor bu sevgilim.
Uzaklarda Akdeniz de bir balıkçı kasabasında yaşlanma planlarımı artık eskisi kadar çok hayal etmiyorum. Küçük bahçesinde bir masa ve dalgaların sesinin bahçeme konuk olduğu o evi. Aslında hayalimde bir teknede yaşama isteği vardı ama bu uzak ihtimal ben yinede bir zamanlar çaktırmadan o ev yerine o tekneyi hayal ederdim o masada oturan beni. Rakımı içerken sallanan teknemi görürdüm. Adı bile senelerce öncesinden konulan o tekneyi Mavi kız. Sen bu ismi de sevmiyordun sevgilim.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.