Ne Sandık, Ne Bulduk Şiiri - Mutlu Gavcar

Mutlu Gavcar
132

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Ne Sandık, Ne Bulduk

Ömür hep böyle geçer sandık
Vehim kovaladık, hayal devşirdik
Kırk harâmî gibi sandık sandık.
Ebedî ticaretten usandık
Dünyanın oyununa kandık.
Gençlik gitti, film bitti
Eyvâh, şimdi yandık!..

Mutlu Gavcar
Kayıt Tarihi : 8.1.2020 23:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


(2021 Aralık ayında Bizim Ece Dergisi Sahibi/ Şair Ahmet OTMAN tarafından hazırlanan Bizim Ece Şairler Antolojisi:2021'de yer almıştır.) ***** (İlk yazılış tarihi: 11/12/1997, 10:25; Lojmanlarda dış kapı nöbeti, Ardahan) (Son tashih zamanı: 03/11/2021, 19:11; Kocasinan, Kayseri)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mutlu Gavcar
    Mutlu Gavcar

    Bu nadide/ latif/ özlü/ veciz yorumunuz için çok teşekkür ederim Kerem Beyciğim... Aynen isabet buyurduğunuz gibi insan, gençken ömür sermayesinin kıymetini bilmiyor... Anladığında da iş işten geçmiş oluyor... Ben bunları çok erken yaşlarda, taa askerlik yıllarımda, 22 yaşında iken dizelere dökmüştüm fakat benim ömrüm de beyhude yere ve yel gibi geçip gitti maalesef... Amin, inşallah siz de ömür sermayesini bir hiç uğruna tüketenlerden olmazsınız... Sizin de sanatlı, veciz sözden/ şiirden anlayan; şiirimi okuyan, anlayan, anlamlandıran ve bu enfes yoruma medar olan gönlünüze sağlık...

    Sınırlı sorumlu şu dünya hayatında vakit nakittir, gençlik nakittir, ömür en büyük nakittir... Hasta olup yataklara düşmeden sağlığın, yokluğa/ darlığa/ çaresizliğe düşmeden varlığın, fakirleşip elde avuçta ne varsa kaybetmeden zenginliğin, yaşlanıp iki büklüm kalmayınca gençliğin, kötülüğü/ kötülükleri görmeden iyiliğin, karanlığı/ zulmeti/ hicranı görmeden aydınlığın, su-i akıbeti görmeden selametin, uçurumu görmeden sırat-ı müstakimin, ayazı/ buzu/ kara kışı görmeden baharın, savaşlarda binlerce zayiat vermeden barışın, kara cahillerle uğraşmadan/ çatışmadan ariflerin/ aydınların, şeytanların tuzağına düşmeden meleklerin/ melek yüzlülerin, zifirî gecelerle cedelleşmeden dolunay gözlü sultanın, dikenlerden eli/yüzü/ gönlü parçalamadan gül yüzlü cananın, elimizden teker teker gitmeden sevdiklerimizin, ölüm döşeğine düşmeden/ Azrail yakamıza yapışmadan da ömrün/ nefesin/ insan olmanın kıymetini bilmiyoruz/ bilemiyoruz/ anlamıyoruz maalesef...

    Gaflete, nisyana ihanete, acizliğe düşmeye çok meyyal olan insanoğlu; elde/ serde/ cepte gençlik, dinçlik, güzellik, zenginlik, makam, mevki, iltifat var iken bu devran hep böyle gider, dünya benim etrafımda hep böyle döner, sanıyor... Kırk haramiler gibi sandık sandık vehim kovalıyor, hayal devşiriyor... Öbür dünyanın sınav hazırlığından/ ebedî ticaretten/ ahiret sahnesinin provasından/ hakiki aşkı yudumlamaktan/ Hakk'a kulluktan usanıp dünya kadar oyuna/ süse/ eğlenceye/ yalancı oyuncaklara/ boş maceralara/ nefis ve hevanın isteklerine/ dünya hayatının jelatin kaplı/ renkli/ zehirli ve anlamsız ilizyonlarına kanıyor... Bir de bakıyor ki gençlik gitmiş, film bitmiş; sermaye erimiş/ limit dolmuş/ kredi tükenmiş; son nefes gırtlağa gelmiş... Binlerce kez "ah vah" etse/ "keşke" dese, son nefeste tövbe etse de, son pişmanlık neye yarar?!...

    Cenâb-ı Mevlâ; cümlemize, sırat-ı müstakim üzre iyilik, güzellik, sağlık, bereket, huzur, mutluluk; ilim, irfan, selamet, barış, dostluk; aşk/ sevda, sevmek/ sevilmek dolu latif bir ömür ve güzel bir akıbet nasip etsin inşallah...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mutlu Gavcar