Ne renkti senin gözlerin

Ne sanıyordun gölgeler mi soracak hatrını
Geçmeyecek mi gördüğün bulutlar gökyüzünden
Kaçırmayacak miydin aklını yalnızlıktan
Beklemeyecek miydin bir cana hasret kapıları
artık Günler de konuşmaz seninle
Ne bir mahluk sorar hatrını
Ne güzel bir düşünce kaplar aklını

Bir söze hasret olduğumu bilmiyordum
Kahverengi gözlerini ikinci şarap kadehinde unuttum
Dinledim dinledim düşündüm kendimi kuruttum
Sense oradan yalnızca bana sırıttin unutamam
O kahverengi gözlerini unutamam diyordum
Gözlerinin rengini ikinci şarap kadehine bağışladım
Bir ağaçla beraber oturdum konuştum
Bir kapı gıcırtısı gibi kahkaha attı bana
Zamanlardan hatırlamıyorum ama akşam
Tren kalkıyordu basmane Garı'ndan
Pembe saçlı kadinlar kesmis önümü
Gevrek satacakmis bir akşam üstü
Alamadım yoktu hiç param cebim delik
Yüzü düştü büsbütün üzüldü
Sen geçtin sonra gözümün önünden,
büyük delilik
Bir kadın geliyordu uzaktan yüzü Sen büsbütün
Yaklaştıkca daha sendin
İnceledim süzdüm ilik ilik
Sen sandım o kesin sendin
Yüzüme dahi bakmadın gittin
Rüzgar esiyordu ılık ılık
Onca yıl mı geçti üstünden
Ne kadar sanki alt tarafı iki yıllık
Gözlerimi çektim gözlerinden
Hiç durmadım orada dedim ver elini karşıyaka
Orada birkaç balıkçı birde ben türkü yaktık
Yanık yanık hep beraber içimizden ağladık
Fuat abi vardı ya bizim fuat abi
Onu yad ettik bir trafik kazasından rahmetli
Tam ortaya güzel bir şarap ısmarladık
Gözlerinin rengini orada unuttum
Sahi ne renkti senin gözlerin
Gözlerinin rengini ikinci şarap kadehinde unuttum
Emre abi diyor gece yarısı bilinmeyen notalar tutturmusum
İki hasbihal etmişiz o deniz kenarında
Ağlamaya başlamışım birden
İsmini sayıklıyormus notalar gitarda
Ya da ne bileyim ben öyle duymuşum
Sonra gülmeye başlamışım birden
Emre abi diyor ben çok Kotuymusum
Apar topar kaldırmışlar sofradan
Ben yalnızlıktan korkarım yapmayın demişim
Birkaç damla gözyaşı akmış bazısinin gözlerinden
Semaya açılan ellerimi tutmuşlar
Oturtmuşlar yerime
Çaresiz herzamanki gibi beklemişim ölümü
Gözlerinin rengini ikinci şarap kadehinde unuttum
Sahi ne renkti senin gözlerin
Mavi mi yahut kahverengi mi
Anımsayamiyorum ne renkti senin gözlerin

Kursunluymus gökyüzü hasret veren türden
Orada denizin kıyısında tam dört kişiydik
Çevremizdeki herkes gibi bizde korkardık ölümden
Şarabı bardak bardak tek dikişte bitirdik
Karşıyaka da Tam beş şişe şarap dikledik
Hayal mayel hatırlıyorum it gibi sarhoştuk
Gecenin ezgisine bir Türku de biz tutturduk
Seni de hatırlıyorum oradaydın sanki
Tam on şişe de Sen bitirmiştin orada
Denize dikmiştin sisli gözlerini
Tam hatırlayamıyorum ne renkti sahi
Gozlerinin rengini ikinci şarap kadehinde unuttum
Sormuştum orada sana ne renkti senin gözlerin
Ordaki herkes gibi sende bana nasıl gülmüştün
Sadece güldüğünü hatırlıyorum
Birde vicdansız bakişini
O anda birdaha Fenalasmisim
Nasıl olmuş da gözlerini unutmuşum
Gözlerinin rengini ikinci şarap kadehinde unuttum
Sahi ne renkti senin gözlerin
Mavi mi yahut kahverengi mi
Anımsayamiyorum ne renkti senin gözlerin

Uzaklardan birdaha bak ta canevime kadar
O eski adami andırıyor mu bakışlarım
O gün istinye de beni beklemişsin 9 a kadar sakallarima kadar inmiş saçlarım
Seni gözlerinin rengini heryerde aramışım
Koskoca izmirde denizin dibine kadar bakmışım
Birkaç balıkçıya ismini cismini sormuşum
Hareket etmişim onlardan duyduklarimla
Sen O sıralar neredeydin bir zenci bilir
Yoksuldur durmadan sigarayı tüttürür
Kesin o gün de elinde bir gazeteyle arkandaydi
Gördüğüm yerde deniz fenerlerine asacağım
Bir ot Koparacagim yoksul meltemlerden
Zenciyi göstermeyin 2. Sefer görürsem kusacağım
3. Sefer görürsem yırtık Polonyali paltosundan asacağım

Bir deniz konuşmuyor artık benimle
Ah dün ne kadar içmişiz seninle
Nerede kaybettim o renksiz gözlerini
Unutma meyhanemizin bitişiğini
Yirmi dolarım vardı üstünde Andrew Jackson olan
Onu da Sen ve zenci gibi kumarda kayıp ettim
Üstünden bir boğaz yelkenlisi benim üstümden geçen Sen gibi geçtim
Dostum Atilla ilhan güldü bana eflatun gözleri olan
Oda pek yaşamaktan zevk alamamış ben gibi
Paris in goklerinde kaybetmis sevdiğini
Aynı seni izmir de kaybettiğim gibi
Artık bana güldüğün gibi zenciye Gülüyormussun
Nhamo Maidei ymiş adı ezberlemişsin
Nhamo talihsizlik demekmiş kendiyle tezat
Maidei ne istedin demekmiş bunla uyuşuyor bu zaat
Sadece zenciyle değil bizimle de uyuşuyor
Polonyali'nın biri vapura doğru koşuyor
Yağmur bir başka gökten yağıyor
Yerde bir şişe içinde kağıt göze çarpıyor
meh shtartza, tishe'el uti yazıyor
İbranice ne dilersen dile benden demekmiş
Gökyüzüne baktığım sırada cin karşımdaymis
Ne dilersen dile benden diye 10 kere tekrar etmiş
Kim bilir belkide Polonya lidan sonra beni seçmiş
Dileğim zenciyi boğmak oldu iki elimin arasında
Atar damarını soğuk demirlerle keseceğim
Bağlayacağım kaçamasin kaşla göz arasında
O elindeki gazeteyi Parçalayip yedireceğim
Gözlerini gözlerinin rengini defalarca soracağım
Her söylediğinde birkaç tırnağını sokecegim
Söylemezse avucunda söndüreceğim Cigarasini
Muhurleyecegim seni duyamasın diye kulaklarını
Defalarca gölgene kaçmak isteyecek adım gibi biliyorum
Deniz fenerlerinin ışığında focanin islaginda boğacağım

Yağmur bir başka gökten ateş yağacak
Değdiği yerlerde solucanlar karşılayacak
Tüm camlar birden sen ben için açılacak
Orada soracagim şöyle gözlerinin rengi ne
Korkuyorum Bir daha o günkü gibi gülersen
Hiçbirşey söylemeden gözlerini kısarak
Korkmazsan bir dağdan yahut ölümden
O zaman büyüdün gözlerinin rengi değişti demek
Gözlerinin rengini ısrarla soracağım
Bornovadan otobüsle sana geleceğim
Tekerleri ile sallana sallana geleceğim
Bu sefer söylemezsen kendimi kursuna dikeceğim
Tam 5 el kendime ateş edeceğim
zenciye yaptığım gibi olmayacak
Kendime Daha ağırını yapacağım
Damarıma enjekte edeceğim konyak
Tam 4 saat gözünün önünde can çekiseceğim
4 . Saatte seni de beni de vuracağım
Gözlerinin rengini artık Tanrı'ya soracağım
Gözlerinin rengini meleklere soracağım
Gözlerini ege Denizi'nde arayacağım
Balıkçılara tuttular mı diye soracağım
Vazgeçiyorum birdaha gözlerini hatırlamamak üzere gözlerimi yumacağım