Gözümün Nuru, Varlığımın Sebebi,
Habib’ im, Ser Tacım.
Ana, baba, oğul, insanlık, kâinat,
Ben sana muhtacım.
Zifiri karanlıklara doğan ASR-I SAADET GÜNEŞİ,
Hadi gel.
Ne olur, bir defa göreyim,
Mah cemalini gelip çatmadan ecel.
Firakın her gün dağlamakta,
Aşkınla yanan tarumar sinemi.
Hadi gel!
Asr-ı saadet öncesinin karanlıkları kaplamadan didemi.
Ne olur gel.
Tüm kâinat ile beraber ben de bahtiyar olayım,
Asr-ı saadet devrinden esen bir çöl rüzgârına,
Giriftar olayım.
Koyun kılığına girmiş kurtlar,
Önüne katıp götürdü sürümüzü.
Mahrem yerler açıkta kaldı,
Biz demir maske ile kapattık yüzümüzü.
Baba katili cani çocuklar,
Mahkeme salonlarını her gün doldurmakta,
Kuytu köşelerde, karanlık sokaklarda,
Her gün bir veled-i zina doğmakta.
Cahiliye devri değil,
Lakin doğan çocuk boğulup bir yerlere atılmakta,
Kadınlar, Kızlar, kızanlar
Hayâsızca kaldırımlarda satılmakta.
Asr-ı Saadetinden on dört asır sonrası Ya Resul,
Sözünü ettiğim.
Soyup gitti mihman hanemi,
Arlanıp, utanmadan Allah rızası için mihman ettiğim
Ne olur gel, firakın nihayet bulsun,
Yürek dayanmıyor artık bu sevdaya.
Gel, gel de aydınlansın katran karası karanlıklar
Pür nur çıkalım ne olur, birlikte ferdaya.
Ereğli, 28 Mayıs 2004
Yüksel Erentürk YılmazKayıt Tarihi : 15.11.2008 20:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!