Günlerdir Tv kanallarında yine bir kaynana Semra, Tülin-Caner aşkı ve Ahu Tuğba’nın sevgilisini görme dayatmasıyla karşı karşıyayız. Bunlar sabah şekerlerimiz. Akşamlarıda her gün ayrı bir kanalda Ajdar isimli Türk Sanatının medar-ı iftiharı şahsı izlemek zorundayız. Ne mutlu bize sorunlarını halletmiş, bütün problemlerinden arınmış bir toplumuz. Artık tek derdimiz Semra Hanımın kocaya kaçan kızı, Caner’in psikolojisinin ne kadar bozulduğunu görüp üzülmek, Ahu Tuğba’nın sevgilisi olduğunu söyleyen kişiyle mutluluklarına şahit olmak, Ajdar’ın engin bilgi deneyiminden ve her an üretebildiği emsalsiz sözlerinden faydalanmak.
Daha önce de meşhur filmimiz kurtlar vadisi ile silahı ve şiddeti alkışladık. Banu Alkan ve sevgilisinde kadına şiddete prim verdik ve Türk Kadınını Banu Alkan’ın kimliğinde kişileştirdik. O günden sonra da artan şiddet olayları karşısında aaa ne oluyor bize neden toplum bu kadar şiddete yöneldi diyerek büyük şaşkınlıklar yaşıyoruz. Ne oldu acaba bize bende merak ediyorum doğrusu.
Bu mudur Türk Halkı, bunları mı istiyor Türk Seyircisi yapmayın artık bizleri bu kadar aptal yerine koyduğunuza mı yanalım, yoksa bu toplumu yozlaştırma çabalarınızın meyve verdiğinemi.
Bu saydığınız insanlar özel hayatlarını tüm topluma afişe etmeyi ve bundan da bir çıkar sağlamayı ayrıca bu şekilde tatmimsiz duygularını tatmin etme yolunu seçmiş olabilirler, kimisi birtakım komplekslerinden kurtularak kendisinin önemli biri olduğunu “kendisine” ıspatlamak istiyor olabilir bazıları eski günlerdeki şöhretini veya durumunu özlüyordur, ya da prim yapıp şöhret yolu arayanlarda olabilir açın bir Tv kanalı toplayın bu gibi insanları gece gündüz yayınlayın isteyen seyretsin ama lütfen istemeyenlere de diretmeyin.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
toplumlar iki kutupludur bu saydıklarınızın sayısı gün geçtikçe artıyor ancak bardağın dolu tarafıda artıyor. boş kısım doluya nüfuz edemez ama dolu taraf arttıkça boşlukları kapatır
Her satırın altına çekinmeden imza atarım. Bazen ümitsizliğe kapıldığım anlar oluyor ama birden Mustafa Kemal'in kurduğu cumhuriyet kadınlarından bir tanesi daha hey biz buradayız diyor ve içim yeniden ümitle doluyor.Teşekkürler sayın Başak. sevgi ve selamlar Ankara'dan çağdaş ve aydın kafaya.
duyarlı güzel içten
tebriklerimle...
Haşa Sümme Haşa......Onuda nerden çıkardın uykularını kaçırma sonra sana kızarlar ben büyünce H... A... Olcem diyen kızlar. affını sığınıyorum. Aşk saygı sevgi içerir bunlara derler kapkaççılar.
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta