Ne kolay / ne zor? Şiiri - Mehmet Çoban

Çoğu zaman
Düşüncelere dalarım
Karışır gider duygularım

Düşünüyorum / inanıyorum
Demek; ne çok kolay / ne çok zor?

Düşündüklerimizi / inandıklarımızı
Hayatımıza geçirmek / yaşamak
Söylediklerimizin arkasında durmak
Düşündüğümüz / inandığımız gibi olmak

Sorgusunda / tutumunda
Düşünüyorum / inanıyorum
Demek ne çok zor! ...

Zorluğun yanında kolaylıklarda var
Sözü söylemek ama farklı davranmak
Düşünüldüğü / inanıldığı gibi olmamak
Söylediklerimizin arkasında durmamak

Durumunda / tutumunda
Düşünüyorum / inanıyorum
Demek ne çok kolay! ..

Hıristiyanların
Söylemlerine bakınız
Sevgi, sevgi, başka bir şey demiyorlar
Gerçekleri ise bütün dünyayı sömürüyorlar
Çıkarları için insanları avlıyorlar
İnsanların canlarına kastediyorlar
Mallarına, ülkelerine el koyuyorlar
Adına sevgi, barış, demokrasi diyorlar
Dünyaya, dünyanın efendisi gibi bakıyorlar
İşlerine gelmeyenleri terörist ilan ediyorlar

Hümanistlere bakınız, insanı kutsal biliyorlar
İnsanı saygı ve sevgi söylemleriyle yükseltiyorlar
Ama nerede insanlara zulmedenler varsa alkışlıyorlar
Güçlü olanları kutsuyor, destekliyor, işbirliği yapıyorlar

Solcuyum diyenlere bakınız
Bugüne kadar oluşturdukları düzenlerde
Kapitalistlerden farklı ne yaptılar?
Veya yaşamlarında kapitalistlerden farklı neleri var?
Gerçeğinde / sorgusunda işte tarihi olaylar
Ortada komünizmi uygulayan toplumlar
Diz boyu haksızlıklar, insana saygısızlıklar
Komünizm çöktüğünde ortaya çıkanlar
Köleleştirilmiş, fakirleştirilmiş toplumlar
Özgürlük adına bohem yaşayışları kutsamalar
Toplum adına, topluma karşı savaş açanlar
Gerçeğinde toplum / halk düşmanlığı yapanlar
Toplumun inancına / yaşamına saygı duymayanlar
Her sözde, davranışta sürekli toplumu aşağılayanlar

Müslüman’ım diyenlere bakınız
Allah’ın emirlerinden başka ne varsa
Düşüncelerinde / hayatlarında var
Şeklin, şekilciliğin içinde anlayışlar
Yalan / riyakarlık / din tanımazlıklar
Dinin kurallarını çağ dışı kılanlar
Din değerlerini modernlik / çağdaşlık adına kınayanlar
Yatıp kalkıp din düşmanlığı yapanlar
Dini yaşayanları gericilikle karalayanlar
Üstüne üstlük kendilerini Müslüman sayanlar

Özgürlüklerden / gerçeklerden
Yanayım diyenlere bakınız
Kendilerinden başka hiçbir şeye
Asla özgürlük tanımıyorlar
Onların sevdiğini sevmek zorundasınız
Onların istediğini istemek zorundasınız
Putlaştırdığı kişiler / düşünceler var
Onların arkasına sığınarak dayatırlar
Üstüne dönerler özgürlükten dem vururlar
Gerçeklerden / çağdaşlıktan dem vururlar
Kimin neyi, kimi seveceğine karar veren onlar
Nasıl düşünüleceğine / yaşanılacağına karar veren onlar

Gerçekten / gerçekleri düşünüyorum
Düşündüğüm gibi olmayı düşlüyorum

İkiyüzlülüğün / yalanın egemenliğinde
Sözleri / davranışları, dayatmaların gözetiminde

Düşündüğüm / inandığım gibi olmak
Çok zor gelir bana, hayatıma, sorumluluklarıma

Laftan, öylesine, sıradan, sorumsuzca
Gerçekten, haktan / özgürlüklerden yanayım
Diyenleri gördükçe, davranışlarına bakarım
Düşüncelerine, söylemlerine bakarım
Özgürlükten / çağdaşlıktan söze başlarlar
Sonra bir iki cümleden sonra dayatmalar başlar
“Bu çağda konuşmaya senin hakkın yok” kuralı korlar
“Toplumsallıkta senin talebin olamaz” mantığı kurarlar
Kendilerine göre toplumsallık / hukuk kuralı oluştururlar
Kendilerine göre siyasi erk kavramlarının tanımlarını yaparlar

Bazen sorarım kendime / düşüme / düşlerime
Onların kurdukları mantıklarının aynısını düşündüğümde
Aynı mantığı kendim için kurup, onları engellediğimde
Onlar gibi, “sizler toplumsallıkta olamazsınız” dediğimde
“Özlediğim düzende sizlerin talebiniz olamaz” dediğimde
Düşüncelerimi aynı şekilde dayatıp söylediğimde
Merak ederim, ne yapacaklar / ne söyleyecekler diye?

O zaman zalim / dayatmacı / diktacı tanımlayacaklar
Aynı şeyi kendileri yapınca, aydın / modern olacaklar

Çifte standardın, ikiyüzlülüğün, yalancılığın egemenliğinde
Erkten yana olmanın özgüveni ve dayatırlılığın simgelerinde
Özgürlükçü / modern / demokrat olmanın keyiflerinde
İnsancıl olmanın düşünü, düşünmek yaşamak kolaydır
Diye bilirim gerçeklerin gerçeğinde, özgürlük penceresinde

Anladığım, gördüğüm tek şey bencilliğin eşliğinde
Aydın / çağdaş / özgürlükçü olmaktır gerçeğinde

Sevgi söylerken sevgisizliği
Saygıyı söylerken saygısızlığı
Erkin benciliklerinde efendiliği
Karşı düşüncelereyse köleliği
Armağan ediş vardır aydınca
Yalanın / riyanın kuralında
Hukuk / siyaset mantıklarında
Bilim / felsefe saçmalıklarında

Onun için çok kolaydır
Düşünüldüğü gibi yaşamak

Nasıl olsa, her iyi şey kendimize
Her olumsuzluk başka düşüncelere

Olumsuzluk varsa kendimizde
Sıyırtıvermek yalan ve ikiyüzlülükle

Ancak düşündüğümüzün / söylediğimizin
Arkasında isek sonuna kadar, davranışlarımızla

Ne zordur, düşündüğümüz / inandığımız gibi olmak
Yalanda / ikiyüzlülükte kendimizi insanca var kılmak

Her zaman gerçekler üzerinde olmak,
Yalandan, riyadan uzakta kalmak
Erdemliğin, onurun anlamlarında yaşamak
Erklere güvenerek dayatmacı olmamak
Şereftir, onurdur insan için hayatta
Baki kalacak inançta, anlayışlarda
Gerisi hep yel olur, kalır, lâfı güzafta

Bir devran gelir yıkar geçer bugünleri
Yüze çarpar yalanı ve ikiyüzlülükleri
Devran devirir dayatılan düşünceleri
Yıkar gider erkleri, özgüvenleri, sinsi gülüşleri
Hiçbir şey baki değildir, Allah’ın hükmünden gayri….

04.07.2008 - İzmir