Ne kimse ilk tanıdığımız gibi, ne de dünya aynı yerde durur;
Ya menfaat rüzgârı esiyor, ya da kalpler birden değişip savruluyor.
Keşke diyorum, keşke: bu zalim değişim mevsimlere kalsaydı,
O zaman bu denli yorgun, bu denli güvensiz olmazdı hiçbir ruh.
Ben o gülen yüzün ardına saklı, gecenin gizli tanığı,
Yatmadan önce zihnimde dönen, binlerce düşüncenin sanığı.
Dışarıdan çelik gibi görünen, tek bir sözle tuzla buz olan,
Seversem her şeyiyle veren, ama kırılınca ebediyen susup gidenim ben.
Yine de sen, başın dara düşünce, aramaz mısın beni sahiden?
Tercih ettiklerin korkup, geri çekilene, kaçana dek,
Bil ki ben, çoktan o eşiği aşar, yanı başında belirmiş olurum,
Çünkü vefa, benim kalbimin paslanmaz, en kuvvetli direğidir.
Hayat mı? Onu akışına bıraktım, yoruldum yön vermekten artık,
Ya akar, kendi mecrasını, kendi hakikat yolunu bulur bilirim.
Ya da tıkandığı yerde, bir sessizlik içinde, sükûnetle son bulur,
Fark etmez; zira her son, yeni bir başlangıcın habercisidir.
Herkes sadece beyaz olsa, o beyazın ne anlamı, ne manası kalır?
Herkes siyah olsa, o siyahın ne değeri, ne hazzı olur?
Oysa ki, ışığın parlaklığını en iyi gösteren, gölgenin karanlık tonudur.
Beni değerli yapan, benden olmayan; karşımdaki büyük farktır.
Bırakıp gidişim, bir çekip gitmek değil aslında, bir feryattır,
Kendimden ödün vermekten yorulan, tükendiğini haykıran bir ruhun son itirazıdır.
O derin hayal kırıklığı, kalbe saplanan görünmez kör bir bıçak,
Artık ne söz dinler bu kalp, ne de yarım kalan o sevdaları sayar.
Gözlerimden süzülen yaşlar, sadece hüzün suyu değil;
İçimde öldürdüğüm o saf, o temiz inançların defin merasimidir.
Zamanla anladım ki, omuzlarımın taşıdığı yük değilmiş asıl önemli olan,
Asıl ağır olan, taşıdığın onca insanın büyük vefasızlığıydı.
Şimdi yolum açık, etrafım boş, ve ben en hür halimdeyim şimdi,
Çünkü gitmesi gereken her şey gitti, geriye bir tek ben kaldım.
Ne zaman ki duvarlarımı yıktım, o zaman göründü gerçeğin yüzü,
Ve ben, yalnızlığın en sakin, en güvenilir sığınağında buldum kendimi.
Kendi gölgem bile, yanımda kalmayı tercih etmeyen bir misafir olsa da,
Bu ıssızlık, bir mağlubiyet değil, aksine kazanılmış bir zaferdir;
Çünkü kimseye hesap verme derdi olmadan, tamamen kendime ait oldum.
Biliyor musun, o parçalanan kalp artık daha sağlam atıyor içeride;
Çünkü kırıklarını toplarken, etrafına kalın, sert bir zırh ördü.
Şimdi başkalarının vaatleri, önemsiz birer fısıltı sadece,
Benim rehberim, yalnızca içimden gelen o sessiz, kadim bilge sestir.
Ve sen, yine bir gün zorlukla boğuşurken beni ararsan,
Bil ki o eski ben, gitmek bilmeyen o saf ve temiz taraf, cevap verecek.
Çünkü bazı insanlar, kalplerindeki o büyük iyiliği asla öldüremezler,
Tıpkı beyazı değerli yapanın, siyah olduğu ve daima olacağı gerçeği gibi.
Kayıt Tarihi : 17.12.2025 02:22:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!