Bir kuş parmaklarımdan uçtu, ne gül kaldı, ne diken ne de pervane bahçıvan. Seninle doldurduğum zamanlardan geriye ne kaldı.
Kelimelerimi kaybettim hangi hırsız çaldı, hangi hayalimdeydi mutluluk; hangi gerçekler aldı. Sana bağışladığım o koca hayattan geriye ne kaldı. Kuytularından uzanan kelimelerimden zihninde ne kaldı.
Bir ağacın altında oturmuştuk, düşen yapraklar altında, saçlarını savuran rüzgarın ortasında. Gülüverin gözlerinin altından acı sıçradı yüreğime, sana verdiğim çiçekten avuçlarında ne kaldı.
Saçlarımı taramıyorum, sakalımı kesmiyorum; hiçbir şeyi kontrol etmiyorum. Bana sardığın o huzurdan, neşeden ne’ m kaldı, senden bir iz; bana ne’ n kaldı.
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.