İndik dağdan ovaya,
Tarlalar beton şimdi, birazcık yazı kaldı.
Sonbahar, kış azaldı,
İklimler tuhaf şimdi, kurak bir yazı kaldı.
Öğrenir, öğretirsin,
Tarihe bak şöyle der; söz uçtu, yazı kaldı.
Evvelki atalardan,
Bir ömür defterine yazdığı yazı kaldı.
Tükettik ormanları,
Açtık, kestik ve yaktık, birazcık külü kaldı.
Gazze döndü kızıla,
Yerden göğe bir ahla, biraz intikam kaldı.
Yakma, yıkma ordusu,
Arif olan bilmez mi, kıyamet(!) çok az kaldı.
Yüzsüzün aymazlığı;
Tokların doymazlığı; bize biraz tuz kaldı.
Sömürdüler yıllarca,
Müslüman ülkeleri; keder, zülüm, gam kaldı.
Nemrut, Neron, Firavun,
Karun, Şeddat ve Deccal(!); cellat yolda, az kaldı.
Mavi küre kan ve yaş,
Şaşırdı pusulayı, toslamaya az kaldı.
Söylersin anlamazlar,
Akılsız hayvan çokmuş, yapılacak ne kaldı.
Kayıt Tarihi : 15.6.2024 18:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!