Ne kadar uzun zaman oldu?
Kalemin köleliğinden kendi hayatımın efendiliğine terfi ettim ve böylece ne kadar çok alçaldım, düştüm… Söz’den başka kaygısı olmayan, Söz’den ziyade fikir taşımayan ve Söz dışında bir şeye ihtiyaç duymayan ben, bugün artık sanat-ı kelâmın gafillerinden oldum.
Hayatı mısra mısra okumak ve yazmak varken; satır satır yaşamaya mecbur kaldığımdan beri ne üzerime üzerime gelen duvarlardan, ne karşısında duvar gibi tepkisiz kaldığım sahnelerden dem vurdum. Ne anlık duygusal iniş-çıkışları andım, ne de ansız ve yersiz düşünceleri..
Doğrudan, gelişi güzel, tabiri caizse bodoslama yaşadığım hayatın renkleri hayaller, rüyalar, hisler ve fikirlerdi. Şimdiyse siyah beyazdan ibaret hayatımın, ıstırap renkli hislerini ve gözyaşı renkli rüyalarını bile özledim. Çekilecek bir manevî çilem olsaydı da kana kana ve kanaya kanaya çekseydim!
Bir hayale tutulduğum ve şiirin pençesine düştüğüm zamanlardı hayatın lezzetini aldığım zamanlar… Aldığım her nefesin önce ciğerlerime gidişini, ardından vücudumun her köşesine nüfuz edişini hissedebiliyor, sonra da bütün benliğim yanıyormuş gibi alevli “ah”lar çekiyordum. Köşeleri çile desenli bir etamin kumaşını parmağımı ve yüreğimi de üzerine dikerek işliyordum. Her şiirin her mısrasının her kelimesi için bin defa can veriyor, bin defa kendimden geçiyordum…
Ne kadar uzun zaman oldu?
Kayıt Tarihi : 29.6.2018 04:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!