Bütün özlenmişlikleri bir kenara atıp,yaşamın en sıcak yerinden tutmak,elin her yandığında hiç üşenmeden bez parçası almadan tekrar tekrar tutmak,ve o bez parçalarını hiç bulamamak ne garip şeydir,kimse kimseye uygun olmayıp kimse kimsenin dengi değil,denk olanların usanmış olması ne garip şey,çeşit,renk,tür ne güzel şey,atabildiğimiz herşeyi masanın üzerinden dirsek yardımıyla fırlatıp atmak,ne zor şey,Tırmalamak hayatı en acısından tırnakların kir pas doluşana kadar,usanmadan tırmanmak,ne garip şey,mutluluk denen yalan yansımalar insanın günlük çabalayışlarından başka hiçbir şey değil,olabildiğince günlük mutluluklar ve hiç birleştiremediğimiz mutluluk topluluğu,ve bir gün gelecek,yağmurlar,o yağmurlar bana keyif vermeyecek,bir bardak çay tadında yağmayacak,ve o gün geldiğinde hep uyumak isteyipte uyuyamadığım yatağımda sınırsız yatıcam,o gölgesi düşmüş bulut dağlarının altında hiç üşümeden sınırsız uyumak,veremediğim hesapların fazlasını bir kuruş dahi bakiye bırakmadan fazlasıyla ödemek ne garip şey,gözyaşlarımı saklayıpta akıtamadığım suların üzerimde dere olması ne garip şey,ağlayan toprak ve ben,tuhaf,,ne garip şey...
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.