Uçsuz bucaksız bir yalnızlığın ortasında, göz yaşlarımı yüreğime akıtırken dost bir ses duymak istiyorum … Sesimin tınısından içimde ki acıyı anlayabilecek, beni anladığını anlayacağım dost bir ses … Kendimi yalnızlığın ortasında kaybetmemek adına dost bildiğim sesleri aramak, daha da bir yalnızlaştırıyor aslında … Hepsinde farklı farklı duygularla … Günlük telaşları, kendi yılgınlıkları, kaygıları, korkuları, sevinçleri ve aslında bana ne deyişleri … Hepsinde biraz daha kırılganlaşıyor yüreğim … En dostum dediğimden, en son aradığım insana kadar hepsinde aynı ve en çok da en sevdiklerim acıtıyor canımı …
Telefonum elimde, karanlığın ortasında bir başıma kaldığımda; İki kat daha yalnız, iki kat daha mutsuz, iki kat daha kırgın ve umutsuz..
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim