Geliyorlar... geliyorrrrlarrrr....
Durdum kimlerdi ve nereden geliyorlardı.
Mahalle bir anda karışmıştı.
Ben kaçmıştım.
Kendimi yanlızlıklara adamıştım.
Salkımlar uzadı
Bağbozumu yakın.
Saçların nereden düştü şimdi aklıma.
Oysa sen ve ben sevdalı değilmiydik,
Ateşli aşkımız bizim değil miydi.
Güneşi görüyormusun gittiğin yerde
Nasılda yangınlarda,O kime sevdalı acaba.
Seni alıp götürdü birgün düşlerimizin yüklü olduğu gemi.
Ve şimdide limana uğruyor köylüler orada konaklayacaklar.
Üzüm sepetleri yanlarında olacak.
Emeklerini uzağa götürecek ve düşleri ile yüklü gemiyi bekleyecekler.
Bende seni bekleyeceğim.geri geleceksin belki
Belki gelmeyeceksin.
Nerelerdesin kimbilir şimdi.
Çok mevsim geçti gideli...
İzmir 'e taşındım sonradan
Yorgo'nun kahvesinin üstüne.
Her öğlen iskelenin orda sigara içiyorum şimdi. limanı seyrediyorum. gelenleri ve gidenleri.
Gözleri çok şey anlatıyor sözlerinden.
ve eşinden dostundan ayrılırken ağlayanları görüyorum.
Sonra elleri titrek sigara içiyorlar.
.... Oysa yolcu bile edemedim seni.
Ne kadar ani oldu gidişin.
Haber bile vermeden.
İki satılık mektubunu tutuşturdu Gülsüm elime.
Boğazım düğümlendi.
O da hiçbir şey söyleyemedi.
İncir zamanıydı gidişin.
Babam İzmir'e inmişti. ürünü satmak için
Gidememiştim İzmir'e.
İzmir'e ilk inişimi hatırlıyorum. sinemaya gitmiştim ilk kez.
Ve Allah nasip ederse eğer
Evimi kurup sana da gösterecektim bu güzelliği.
Hiç olmadı, olamayacak mı.
Her akşam Yanakos 'un hanındayım şimdi.
Her akşam içiyorum.
Ogdontaki öyle güzel söylüyorki şarkısını
Ağlatıyor bizi.
Unutmadım hala seni,
Ormanlarla kaplı dağ eteğinde
Önümüzde denize kadar uzanan Efes ovasında
Bitkin düşene kadar kovalardık birbirimizi.
Dörtbir yandan fışkıran nehirlerin
Ne yaz ne kış kesilmezdi türküsü.
Buğdayla arpa yetiştiği vakit
Tarlalar altın yaldızlı bir denizden farksız olurdu.
İlk orada öpmüştüm seni...
Küçük büyük bütün yüzler gülerdi hatırlarmısın.
Ürün satıldıktan sonra ver elini İzmir derdi aileler.
Yep yeni pantolonlar diktirirdi erkekler
ippek mendil satın alırlardı.
Ve bir telaş alırdıya kızları;
Pırıl pırıl atlastan giysiler dikilecek
Ve heyyy kolay mı
Üç sıra fındık altını ile bezenecekti gerdanlar.
Bende pantolon diktirmiştim o vakit.
Evlenmeye karar vermiştim seninle.
Rüzgarın öpücükleriyle
Ay ışığının okşayışıyla
Titrerdi ince zarif vucüdun.
Atlaslar içinde değilmiydin artık sende
Aya dimitri' de olacaktı düğünümüz.
Hani sen benim kepeneğim olmayacakmıydın.
Büyük perhizin ilk gününü beklemiyormuyduk sabırsızca.
Elele gitmeyecekmiydik panayıra.
Oysa nasılda sevmiştim seni
Sana bakarken kuş sürüleri gib
kelimeler yığılırdı kafamda;
Söyleyemezdim.
Sende bana bakardın hep;
'Nasıl seviyorum seni bir bilsen ' der gibiydi.
Sana ilk dokunuşumu hatırlarmısın.
Nihater bir kere kalın sazlar arasına
oturmuştuk seninle.
Konuşmak istemiyordum,
O sevinci yitirmek istemiyordu yüreğim.
Tatlı bir ürperiş sarmıştı ikimizide,
Elim göğsüne deydi birden;
Koca bir şişe şarap içmiş gibi
dönmeye koyuldu başım.
Oysa sana dokunup sevmeden önce
karım olarak sevmek istiyordum seni.
Limon çiçeğinden taçın
Ve bembeyaz gelin giysilerinle
kucağımda taşımak istiyordum. seni.
Farklı büyütmüştü hayat ikimizi
Sen varlı kiçinde güzel okullarda okumuştun.
Babanda anlayışlıydı üstelik.
Oysa ben;
Çarşı ve tarlalarda büyüdüm.
Babamda sertti, kötü davranırdı anneme.
Ben öyle değilim oysa.
Hüzünlü kadınlar nasıl sevilmek isterse öyle severdim seni...
Yoksun ama şimdi...
Neydi bizi ayıran...
Aşkın benim için bir tılsım yerine geçiyor Katina..
Bir an önce buluşmamız için sende elinden geleni yap.
Hatıran kemiryor içimi.
Seni tekrar göreceğim anı bekliyorum Katina.
Ne diyeceğim peki sana.
Nasıl karşılıyacağım,
Tavrım ne olacak.
Koşup sarılacakmıyım.
Yoksa sen yokken ne çok acı çektiğimimi anlatacağım.
Yoksa sana nasıl öfkelendiğimimi...
Hayır.
Gölnümden taşıp geleni söyleyeceğim sana.
Gerisinide bakışlarım söyler Katina.
Kayıt Tarihi : 3.8.2006 15:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!