ne desem kara çalıyor gözlerim
ne desem buz gibi soğuk sözlerim
ne desem senden, sevdadan uzak hislerim...
mevsimler gelip geçiyor
zaman yeni yetme bir toy gibi
daldan dala konuyor...
bahar desen aynı bahar değil
kış desen o eski kış değil
gözlerim desen
bırak şimdi gözlerimi bahsetmenin vakti değil...
ne desem dilimde küfre dönüyor
ne desem yorgun ve yalancı
ne desem irkiliyor bakışlarım...
papatya fallarının sonu yine sevmiyor
kahve fallarının sonu desen yine ayrılık
karşılıksız kabarıyorsa yüreğim
söylesene neye yarar düşlediklerim...
ne desem bir rüya birazda ayrılık
ne desem bir öykü birazda hiyake
ne desem göz yaşı oluyor sonunda...
kına gecesi gibi değil
sanki bir matem havası gibi,
peşinden ağıtlar yakılıyor her defasında, ölmüşse bir aşk...
postacı hiç gelmez
telefon desen hakgetire ara sıra bile çalmaz olmuştur,
yastıkta bir çukur
odada koca bir güneş
yüreğim ise kurumaya yüz tutmuş bir çınar gibidir...
ne desem sen
ne desem ben
ne desem koca bir ayrılık...
şimdi ne desem de birazcık sen gelsen...
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta