Bu gecenin yıldızlarına yakılan türküler
Bağlamanın telinde ağlamaklı durur
Yirmi küsür yıla yazılmış olan acı öyküler
Tozlanmış dualar arasında hapis durur
Dağların zirvesinde bir adım daha yakın ellerim
Uzanmak ister semaya ruhu kayıp bedenim
Gül demetini soldurmadan kapansın O’nu gören gözlerim
Ah edip de havasına kattığım son nefesim
Kandiller yanıyor gök kubbe semasında semazen
Dönmeyi beceremedim divane bir kul edasında
Ulaşamadığım bir mahbub düşledim farazen
Kulaklarında yankılanan bir bülbül edasında
Elif dedim,dad dedim,mim dedim
Kısa bir anlamda sadece vicdana adam dedim
Dik durmasını bilmeyen bir kula verem dedim
Rükusu, secdesi olan bir peygamber edasında
Adem’e ismi koyan gibi Havva’yı anlayan dedim
Cennet sevdasında ırmağın sesini duyabilmek dedim
Cehennem zebanisinin korkulan sıfatını görmek dedim
Gülün rengi kadar bülbülün güle vedasında
Ferhat’ın dağlarında fışkıran aşk çeşmesi dedim
Kana kana içemeyen Mecnun’un susuzluğu dedim
İsmi duyulmayan kalbinin kan kustuğu ben dedim
Şirin’i,Leyla’yı görmeyen ne bulur mahçup hüdasında
Şimdi kalbime istemeyerek sus dedim
Seni anlamayana bir engel de artık kabir dedim
Yara kaplamış bir kalpte isyan yok dedim
Mahsunluğunu Allah’a anlatan bir kul edasında Mahsunluğunu Allah’a anlatan bir neyzen edasında
Kayıt Tarihi : 5.2.2009 15:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!