Ne Çoktular Ne Kadar Çocuktular

Tayfun Talipoğlu
19

ŞİİR


36

TAKİPÇİ

Ne Çoktular Ne Kadar Çocuktular

Hiç göze gelmediler
Gözdesi de olmadılar kimsenin
Kimse farkına varmadı yalansız gözlerinin
Göz oldu mu yüreklerinin
Hiç anlamadılar
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

Çözülemedi bakışlarındaki tarifsiz sevdalar
Kim dedi sevgimi
Büyüyünceye kadar cevapsızdılar
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

Sarıydılar ya da soluk benizli
Çoğunlukla karaya yakın bir esmer
Ve onlar genellikle burunlarını hiç silmezler
Derin iç çekişleri bundandır
Dünyanın kahrından değil
Çünkü umurlarında değil
Onların farkında olmayanlar
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular
Onlar çok ve çocuklar
Büyüyecek adam olacaklar
Önceleri öğretmen, ebe
Sonra doktor olmak isteyecekler
Bildiklerinden değil
En yakınlarında onları gördüler,
Hep onlar olmak istediler
Çalınmış geleceklerinden habersiz
Yarım yamalak düşlerde eridiler
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

O güzelim yürekleri
Delikanlılık edebiyatıyla körelttiler
Okumanın erdeminden
İnsan gibi yaşamanın bilimden geçtiğinden
Haberleri olsun istemediler
Ne kadar parlarsa parlasın
Hep suskun kaldı o gözler
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

Ahmed Ariften bu yana
Yolunu gözleyenlerin adı değişti
Hepsi o kadar
Kuşpalazı, boğmaca, karaçiçek, sıtma
Belki azaldı ama
Yeni nedenleriyle yürek enfaktı
Kanser filan hala kapıda
Çaresizlik dağlar aşırmakta
Yer yurt terk edildi
Gurbet artık sıla
Çalansa bildik değil başka bir hava
Kırıldılar farkında olmasanız da
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

Onlar çok ve çocuklar
Gözlerinden dillerine dökülürse
Bir gün sorular
Sürdürebilecek miyiz aynı yalanı?
Yoksa yine susturacak mıyız onları?
Küçüldü dünya
Çoğu gitti azı kaldı
Geçici demişlerdi körlüğümüze
Biraz fazla uzadı
Oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

Onlar çok ve çocuklar
Sesiz de kalsalar bizi bağışlamayacaklar
Mazeretlerimize inanmayacaklar
Yaşamımızda görünmedikleri her karenin
Hesabını soracaklar
Hazırlıklı olmak gerek
Çünkü onlar şimdilik
Çok ve çocuklar

Tayfun Talipoğlu
Kayıt Tarihi : 8.5.2001 13:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara

    Necip Bey , Efendim ,
    Yazınızı okudum , sanırım bir iletişim kopukluğu olmuş . Konuyu şöyle bir toparlamak isterim

    Bir çok edebiyat kitabında manzume ile şiir arasındaki farklar ele alınır . Bunlar özetle ;

    Manzumede anlatılanlar düz yazıyla ifade edilebilirken şiirde anlatılanlar düz yazıyla ifade edilemez.
    Manzumelerde bir olay örgüsü varken şiirlerde olay örgüsü yoktur.
    Manzumelerde sözcükler genelde gerçek anlamda kullanılırken şiirde çok anlamlılık vardır.
    Şiirler manzumelere göre çağrışım yönünden daha zengindir.
    Gerek manzum hikayeler , gerekse manzum tiyatrolar hatta müzikal dediğimiz tiyatro , şiir , müzik karışımı olan eserlerin bir çok örneği vardır. Abdülhak Hamit in finten i , Akif’in Seyfi babası , Ziya Gökalp in esatirik çocuk eseri Ala Geyik şiiri Faruk Nafizin manzum tiyatroları bu kabildendir.

    Aslında her sanat insanı elbette branşı dışında diğer sanat dallarıyla ilgilenmiştir .
    Aziz Nesin , Sait Faik vb hikayeciler şiirle , Necip Fazıl , Nazım Hikmet gibi şairler de senaryo ve , hikaye gibi örnekler vermiştir . Ancak dikkat edilirse Sait Faik öncelikle hikayeci kimliğiyle , Nazım Hikmet ise şair kimliği ile bilinir

    Mesele derindir aslında , tiyatro ve şiir karın doyuramadığı için bizde kalem sahiplerinin tamamına yakını öncelikle gazeteci olmuşlar ve ürettikleri tefrika , köşe yazısı., mizah , magazin vb işler karşılığında geçimlerini sağlamak istemişlerdir

    Konumuza Dönersek , Bedri Rahmi cumhuriyet dönemi tarz ve École Sahibi ressamlarımızdan ilk ona girer. Hatta belki de şiirde bir istisna şeklinde başarılıdır da
    Ama cumhuriyet dönemi şiirinekol sahibi en iyi on şairi arasına girebileceğini söylemek haksızlık olur

    Yedeği sözcüğü de yanlış anlaşılmış. Zaten şarkı ve türkülerin iki adli unsuru vardır güfte ve beste . Elbette gerek didaktizm için gerekse farklı sanat dallarının içiçe olmasını kastetmedim ben yedeği derken
    Bir heykelin altına şiir koyabilirsiniz , Bir sinema epigraf bir şiirle başlayabilir , manzum hikaye ve. tiyatro yazılabilir.

    Ama şiir yani has şiir önce kendisine bir şair ister. Evrenle başbaşa kalmış bir ruh , yaşananla özlenen arasındaki basınç farkı , kelimelerin anlamına saklanan büyü gibi mümeyyiz ve müteferrik yönleri olan insandır şair .

    Yılmaz Erdoğan şiir yazar ama şiri tiyatro kokar . Bedri Rahmi şiir yazar ama şiiri kelimelerle resim yapar , Sait Faik şiir yazar ama şöyle kısa bir öyküyü andırır .. Müzisyenler şiir yazar ahenk peşindedir ve yazdıkları güfte olur. Güfte elbet şeklen şiirdir , manzume gibi ama has anlamda şiir midir

    Gibi şeyler işte

    Cevap Yaz
  • Necip Zeybek
    Necip Zeybek

    Hasan Bey,

    Uzun zamandır Antoloji'ye uğramadım.Uğradıktan sonra da bu köşedeki duygusallıktan uzak bilgi ve görgü birikiminizi yansıtan taraf olmaktan kaçınan yorumlarınızı beğenerek keyifle okudum.Sanki daha önce yine bu köşede yazan hiç yazışmadığım ama taktir ettiğim “Sinyali “ rumuzuyla yazan bir kişinin dilini ve bakış açısını buldum sizin yorumlarınızda.Ve bu köşenin sizle dolacağını, yaşayacağını düşünerek sevindim.

    Ancak bu günkü yorumunuzda bilhassa:
    “Şairlik diğer sanat dallarının belki hepsinden beslenir ama hiç bir sanat dalının yedeği olamaz. İyi bir hikayeci, iyi bir ressam, iyi bir tiyatrocu olması bir insanı şair yapmaz , yapamaz.”şekliyle fikrinizi güçlü bir şekilde bağladığınız birinci paragrafta yer alan düşüncelerin dolayısıyla bu paragrafta yer alan düşüncelerinizin bir kısmına itirazım var.Neden?

    Anlattığınız gibi tiyatrocu veya seslendirici veya müzisyen şiiri eserinde kullanıyorsa bu şiiri eksiltmez, şiiri yedeğine almak değil, şiirin önemini görmek demektir. Şiirin gücünü görmek, ses ve söz örgüsünden anlam gücünden yararlanmak, demektir. Yani yalnız başına müziğin yetmeyeceğini şirin ritminden, etkileme gücünden yararlanmanın akıllıca olacağını fark etmek demektir.

    Nitekim ilk tiyatro örnekleri manzum eserlerdi. Pek çok “tirat” sağlam şiirler değil midir? Hemen her güzel beste aslında güzel bir güfteden doğmamış mıdır? Yani müziğinde, tiyatronun da şiir, yedeği değil, anasıdır, atasıdır... Nasıl ki bir takım sanatlar şiirin etkileme gücünden yararlanıyorsa şiirin de bilhassa müziğin gücünden yaralanması doğaldır. Sanatların birbirine olumlu etkilemesi rahatsızlık verici bir durum değildir.

    Günün şiirinde, şairin bunu fark edip yararlanması doğrudur.Ayrıca şiir dinletilerinde kullanılan müziklerin seçiminde de çoğunlukla arabesk müziğin seçilmiş olduğu düşüncesi ön yargıdır.Ben birkaç kez bu yolu izledim.İsmim gogula yazılıp aratılırsa örnekleri görülecektir.Kanaatimce şiiri dar bir alana hapsedenler değil, şiiri etkinleştirenler,yayanlar, akıldan çok gönle, kalbe yönelenler doğru yapıyorlar. Aslında “Şiir Üzerine Birkaç Söz” adlı yazımda bu konuyu dile getirmiştim.
    Saygılarımla…

    Cevap Yaz
  • Cuma Ali Çetin
    Cuma Ali Çetin

    Antoloji.com günden güne kendini biraz daha harcıyor.

    ALLAH aşkına burada günün şiirini seçenlerin içinde bir tane şiirden anlayan yok mu ?

    bu şiir değil biz masum şairlere günün şiiri diye düpedüz dayatmadır

    günün şiirini okuduğumuza pişman olduysak bunun suçu bizde değil bunu seçenlerdedir
    yazık gerçekten de yazık !!!!

    çok acıkınca acı soğan bile yenir ama bu şiirin lezzeti yok diken gibi boğazımıza durdu...

    Cevap Yaz
  • Nazır Çiftçi
    Nazır Çiftçi

    Şiir bu kadar uzun olmamalıydı. çünkü şiirdeki konu hemen hemen her bölümde aynı.Çocuklarla büyüklerin iletişimi ile dünya iletişimi arasında ilgi kurulmaya çalışılmış.Çocuklar, dünyanın neresinde olursa olsun. çocuktur. vasat bir şiir olarak yazılmış. yazarına rahmet dilerim. saygılarımla.

    Cevap Yaz
  • Habip Yağmur
    Habip Yağmur

    Şair belli ki iyi bir şeyler düşünüyor lakin bunu kelimelere dökmekte hayli zorlanmış yani demem o ki çok amatörce.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (18)

Tayfun Talipoğlu