Başkentte Anadolu Basın Birliğinin genel kurulundayız. Halil Zor başkan adayı. Son genel kurul konuşmasını yaptı. 18 yıldan beri emek verdiği ABB’ye bundan sonra genel başkanlık için adaylık koymayacağını söyledi..
Oysa çok seviyor onu Karslılar, İskenderunlular, Alanyalılar, Tokatlılar vb. “Hele o zaman gelsin, bırakmayız biz seni,” diyorlar. Kongreye katılan 150 delegeden 149’unun oyunu aldı Halil Zor.
“Kimdi acaba o muhalif diye sordum.
Gülümsedi. Kendisiymiş. Kendi kendine oy vermeye bir türlü alışamamış.
Genel kuruldan sonra internet odasına geçtim. Oturdum bilgisayarın başına. Önümde bir klavye var ki, harfleri koydunsa yerinde bul. Yok, “a” bir yerde, “b” bir yerde.
“Beni tanımadın mı? ” diye sordu klavye bana.
Gözüm onu bir yerden ısırıyordu ama, doğrusunu isterseniz çıkartamamıştım.
Işıklar içinde yatası babam Necip Bahri Günenç de, 85’inde yaşamını yitirmeden önce beni tanıyamamıştı.
“Kanı şirin geliyor bu arkadaşın ama, kimdir çıkaramadım,” demişti küşümlenerek.
Aynı mahcubiyet içindeyim. Sözünü sürdürüyordu klavye.
“Nasıl tanıyamazsın. Sen bana aşıktın. Ticaret Lisesinden hatta, babanın gazetehanesinden beri arkadaştık seninle. 12 yaşındaydın o zaman. Bir tane Q klavye verseler, değişmezdin bir tuşuma. Parmakların kuş gibi kanatlanırdı benimle yazarken.”
Dilim tutulmuştu. O sürdürüyordu sözünü:
“İlk röportajını da bende yazmıştın hatta. “Konuşkucuyla Konuşku” koymuştun yazının adını. O zamanlar Çukurova’da, Kilis sınırlarında, Harran’da röportajlar yapıyordu, babanın arkadaşı Yaşar amcan.
“Sakın ha! diye göz ayırıyordu dil ustan Nurullah Ataç’sa. “Sakın ha, röportaj demeyesin konuşku’ya! ”
“12 yaşındaki bir çocuk, dünya dev’i bir yazarla Yaşar Kemal’le söyleşiyor. Sonra da bunu benim tuşlarıma basarak yazıyordu. Ben de payımı almaz mıydım bu sevinçten? Kanatlanmaz mıydım kuş olup.”
İç çekti.
“O zamanlar bilgisayar yoktu tabii. Daktilolar vardı. Olsun… daktilolarda da egemendim ben.
Anımsadım ansızın.
“Yoksa? ...”
“Evet, evet, o’um! Ben F klavye…”
Hey gidi dünya hey! “Gözden ırak olursan gönülden de oluyorsun” dedikleri buymuş demek.
Yeni bilgisayarımı aldığımda baktım klavyesi Q. Suratımı astım.
“İstemem,” dedim. Ben F klavyeden başkasıyla yazmam.”
“Buluruz sana bir “F” klavye” dedi Bilgisayarcım GANTEP Mustafa. Bir kaç ay aradılar bulamadılar. Umarsız alışacaktım Q’ya. Alıştım da… Ne var ki, “F”deki gibi kanatlanamıyordu parmaklarım. İdare ediyordum işte.
“Bir gün yeniden kavuşurum bir “F” klavyeye,” diye umdum hep.
İşte, şimdi başkentte, ABB’nin genel merkezindeki internet odasında karşıma çıkmıştı. Sevincimden bulut olmalıydım. Olamadım. Yabansı yabansı bakıp durdum ona. Bulamıyordum ki hiç bir harfi yerinde.
İnsan eski sevgilisini bırakıp da bir yenisiyle yaşamaya başlarsa böyle oluyor anlaşılan. Keşke hiç karşıma çıkmasaydı da, hep özlemiyle yaşasaydım onun, tatlı tatlı.
Kayıt Tarihi : 5.9.2009 20:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Çok güzeldi yüreğinize sağlık
Saygılar kaleminize
Yeni yılınız kutlu olsun, nice nice mutlu yıllara...'
Karamanlı Âşık Çağlari
TÜM YORUMLAR (1)