Sonu kesik,
Dibi yitik bir sevda oyunuydu bizimkisi
Taşa ekilen tohum desem..! !
Sana yakıştıramam..
Kabul edilmez bir duaya avuç açtım desem..! !
Kendime yediremem...
Sevmedi desem..! !
Yüreğime söz geçiremem...
Sevdi desem,...? ! !
Yalan söylemiş olurum...
Sen de elindeki oyuncağı bırakmakla
Kaptırmamak arasında gidip geliyordun.
Soluğunun rengi değişiyor,
Gözlerinin bakışları anlam karmaşasındaydı.
Adımların ağırlaşmış,
Ancak sen gitmek istiyordun,
Ben "gitme "diyemiyordum,
"Git " te diyemiyordum,
Öyle sessiz kalıyordum..
İçim avaz avaz..
Sesim kendime zarardı..
Ve sen zamansız bir rüzgâr gibi
Evimi ocağımı başıma yıkıp
Ansızın gittin..
Ben ne bana kalabildim
Ne sana yaranabildim o günden sonra.
Ellerim yabancılaştı
Yüzüm eskidi
Bildiğim bütün kelimeler ardın sıra gitti sanki.
Soluksuz sonbahar taksimlerinde
Sözlerin ahenkle dans ettiği geceye
Karanlıklar biriktirdim.
Yavaş yavaş ölmenin adı bu olmalı
Yüreğim " kal " diye sarsılırken
Sana üşüdüğüm yollar şahittir gözyaşlarıma..
Sonucu,neticesi ve akibeti belli olmayan
Her hangi bir sebep gibi,
Öyle durup dururken sevmedim ki..
Bütün toprakları işgal edercesine
Bütün kavimleri tarihten silercesine
Yer yüzünü lugatsiz bırakırcasına
Ve hiç bir canlıyı sağ bırakmamacasına
Sevdim seni...
Şimdi pimi çekilmiş bombaları umutlarıma döşeyip
Heveslerimin kalbine kurşunlar sıkmanın
Bir kasırganın camı çerçeveyi indirmesi gibi
Bir yangının koca ormanı kül etmesi gibi
Okyanusların suyunu kurutan bir kuraklık gibi
Bu acımasız hasreti yaşatmanın ne anlamı var! ! !
Kayıt Tarihi : 8.2.2017 01:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!