Gürün her zamanki terkedilmişliğini üstünde tutuyor yine bir gün. Babam annem ve ben önce Eskibektaşlı( bizim köy) daha sonra sarıca ve aşağı çatkara olmak üzere köyleri ziyarete çıktık
Bilirim eski heveslerin, mutlu oluşların hiç bir tadı kalmadı ama yine benim biçare gönlümde bir parçacık da olsa heyecan vardı. Hep oldu. Hep olmak istedi. Önce bizim köye vardık; hısım, akraba, eş dost gözetmeksizin hepsine uğradık, bir kaç içi bozulmuş hariç. Onlar dünyacıdır. Neyse.. Babam emmizadeleri ile sohbet halindeyken ben her zamanki bağrı yufkalığımı ve hiç bitmeyen vefa borcumu niyaz ettim. Ayaküstü dedeme uğradım. Bir bidon su ile. Her zamanki gibi yeller esiyor bıraktığı miraslarda: köyünde, kerpiçten evinde, ustalık eserleriyle ve geride bıraktığı torunuyla.. içeri girdim ve selam verdim. Rüzgar her zamanki gibi yabancıladı, Ali emminin eşeğide... Evin yolu ot dolu ve engebeliydi. Ve sonunda vardım. Dedem yatıyordu. Hiç ses etmedim ve yanına çöküp anlatmaya başladım. Dede, hayatın; varlığın ve yaşanmışlıkların hevesini, üzüntüsünü, yokluğunu ama bir o kadar da gerçek mutluluğunu yaşamış adam! Ne kadar şanslısın bir bilsen. O eski güzel günlerin şuan yerini kin ve nefretin aldığını bilsen, ah dede, çok şey kaybedildi.. saygı, hürmet, düzen, heves, mutluluk ve hazlar, terbiye ve sayamadığım bir yığın miras! Fazla yormak istemedim dedemi, belki üzülmüş olabilir. Ve ağladım.. sadece ağladım ve baktım. Neredeyse yarım saat ağladım. Daha fazla rahatsız etmek istemedim dedemi.. Kalktım ve toprağını suladım. Ve ayrıldım mezarının başından, Allahaısmarladık dedim ve yıkık değirmene gittim, orada devam ettim;çaresizliğe ağlamaya...
Mehmet MOROĞLU
Kayıt Tarihi : 26.10.2018 14:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!