Bir gün New York'ta
Central parkta.
Salına salına
Gidiyor endamlı bir dilber.
Aklıma Oynak Müjgan geldi.
O fıldır fıldır gözleri.
Adamı baştan aşağı süzerdi
O yürüdüğü zaman
On iti arkasından koştururdu
Oysa ta buralara kaçmıştım.
Kara gözlü yarin sevdasından.
Ah Müjgan
Müjgan'ı yâr sevmezdi.
Müjgan anam bacım
Ne benim dengim.
Ne benim harcım.
Derdim.
Ona da inandıramazdım
Nerden geldin aklıma.
Getirdin kara gözlü
Nazlı yâri karşıma.
Burda da arayıp buldu.
Ben biliyorum sonumdu.
Brooklyn köprüsünden
Manhattan'a dönüyordum.
Sözde Nazlı yardan kaçıyordum.
Aklıma Deli Mualla geldi.
"Nazlı yâre selam söyle" dedi.
Ne bilim aralarındaki husumeti.
Eee söyleyince selamı
Ne bilim bir kova su ile
Baştan aşağı ıslanacağımı.
Penceresinin altında
Sırılsıklamdık ben ve ruhum.
Ardın sıra dökülüyordu
Dalından düşen yapraklar.
Mevsim sonbaharın
Ortalarında bir yerde.
Ben New York'ta
Eski bir meyhanede.
Aklıma geliyor Şaziye.
Deli deli gülüyorum.
Ahh Şaziye ahhh.
Adımı adının yanına yazdırmış.
Düğün davetiyesi bastırmış.
Nazlı yâre de yollatmış.
Davetiyeyi verende ben,
Tokatı yiyende ben.
Ne bileyim damat da ben.
Söylesene.
Var mı senin olmadığın,
Kokunun olmadığı bir yer.
Uzaklara bakarken
Gözümün dalmadığı bir yer.
Ne mümkün seni düşünmemek.
Ne mümkün senin olmadığın
Bir yer düşünmek.
Seni sevmemek ne mümkün?
Kayıt Tarihi : 22.1.2025 06:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sevdiğini unutmak için Amerika'ya gitmiş adamın trajikomik hikayesi
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!