Nazlı Sultan'ıma
Küçük bir minibüste,
Seyre daldım İstanbul’u
Pek çok insan gördüm;
Genç,yaşlı,hüzünlü,mutlu...
Bir amca gördüm; torunuyla oynayan,
Bir teyze gördüm; telefona doğru bağıran.
Denizi gördüm; coşup duran,
İstanbul’un duygularını gördüm günbatımında.
Aslında bir ana gibidir İstanbul
Çok fazla çocuğa bakmak zorunda olan,
Onları yediren,içiren,barındıran,
Vefakar,kadirşinas,çilelidir,İstanbul…
Kimi çocuklar güzelliğinin farkında anasının
Pek azı değerini anlamamakta belki,
Kimisi kızıp taşlıyor denizini
Kimi de seyredip büyüleniyor benim gibi…
Bunları düşündükten sonra…
Çıktım Çamlıca’ya…
Baktım Boğaz’a,ta karşıya
Daldım denizine
Işıkların göz kırptığını gördüm de…
Yakamozlarla uyumlu dansında;
Şarkı besteledim güzel nazlı sulatnıma…
Güneşin dik ışıkları vurdu yüzüme,
Ezan sesleri duyuldu kulaklarımda.
Görkemli camiler çarptı gözüme
Söz verdim kendi kendime…
Yirmidört saatin tadını,
Güzel annemle çıkardığımı anladım,
Önerdim hatta çevreme,
Onların tebrik ettiğini hissettim içten içe…
Nihayet sabah olmuştu İstanbul’da…
Martılar oynaşıyorlardı kıyılarda,
Bilinen en güzel oyunlarda,
Bir iki çocuk gördüm sağda solda.
Heryerdeydim ben aslında.
Taksim,Üsküdar,Beyoğlu’nda,
Taşı toprağı altın İstanbul’umda
Öpmek isterdim bütün kardeşlerimi…
Kayıt Tarihi : 21.4.2006 12:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)