NAZIM HİKMET ‘EN
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan için de,dişler kenetli
Ayaklar çıplak
Ve ipek gibi halıya benziyen bu toprak
Bu cehennem,bu cennet bizim
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
Yok edin insanın, insana kulluğunu
Bu davet bizim
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim..
Ben ceviz ağacıyım Gülhane parkında
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl, kıvıl
Koparıver,gözlerinin,gülüm,yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir,tam yüz bin elim var
Yüz bin elle dokunurum sana,İstanbula
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım
Dağlarda tek,tek
Ateşler yanıyordu
Ve yıldızlar öyle ışıltılı,öyle ferahtılar ki
Şayak kalpaklı adam
O, saati sordu
Paşalar “ÜÇ”dediler
Sarisin bir kurda benziyordu
Mavi gözleri çakmak çakmaktı
Yürüdü uçurumun başına
Eğildi durdu
Bıraksalar
İnce uzun bacakları üzerinde yaylanarak
Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı
Koyun gibisin kardeşim,
Gocuklu celep kaldırınca sopasını
Sürüye katılıverirsin hemen
Ve adate mağrur koşarsın, koşarsın salhaneye
Dünyanın en tuhaf malukusun yani
Hani şu derya içere olup
Deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf
Ve bu dünyada, bu zülüm
Senin sayan de
Ve açsak, yorgunsak alkan içindeysek eğer
Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
Kabahat senin,
Demeye de dilim varmıyor ama;
Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim
Derleyen;
HALİL AYDIN (Sizden biri)
Kayıt Tarihi : 10.6.2013 19:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!