Haydarpaşa garında
1941 baharında
saat on beş.
Merdivenlerin üstünde güneş
yorgunluk ve telâş
Bir adam
Hakkındır yaramazlık.
Dik duvarlara tırman
yüksek ağaçlara çık.
Usta bir kaplan
gibi kullansın elin
yerde yıldırım gibi giden bisikletini..
Göğsümde 15 yara var! .
Saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak! ..
Kalbim yine çarpıyor,
kalbim yine çarpacak! ! !
•
Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi
omuz başımızdaydı boşluğun...
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Özledik.
«Mürdüm eriği
çiçek açmıştır.
— ilkönce zerdali çiçek açar
mürdüm en sonra —
Sevgilim,
1
Süleyman'a karısı telefon etti:
— Konuşan ben,
ben, Fahire.
Tanımadın mı sesimden?
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler
Dumlupınar'dakiler de elbet
ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
>
İste Frenk şairinin gördüğü şark!
İşte
dakikada 1.000.000 basılan
kitapların
Kapımın önünde üç selvi vardı.
Üç selvi.
Selviler rüzgarda sallanırlardı.
Üç selvi.
Kökleri yerde, başları yıldızlarda
Üç selvi.
Görmek
işitmek
duymak
düşünmek
ve koşmak
koşmak alabildiğine
serbest nazımın türkiyedeki ilk uygulayan şairi şiirlerinde hem kafiye kullanıp hemde bu kadar güzel hisler yansıtabilen en sevdiğim şair Nazım Hikmet Ran
İkimizde 15 ocakta doğmuşuz ama o şair olmak için doğmuş
Nazım Hikmet Ran'ı çok okudum ama okuduklarımın ötesine geçemedim. Ya o benden etkilendi ya ben ondan etkilendim. Ama onun benden etkilenmesi daha muhtemel. Yani yetmiş yıl ötesini hatta büyümedi beklese 100 yıl ötesini gören benden kesin etkilenmiştir. Ben ondan etkilensem büyük ihtimal ondan geri ...