Neden öldün Nâzım? Senin türkülerinden yoksun
ne yapacağız şimdi?
Senin bizi karşılarkenki gülümseyişin gibi bir pınar
bulabilecek miyiz bir daha?
Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun
ne yapacağız?
Bakışın gibi bir bakışı nereden bulmalı,
Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Devamını Oku
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Şairlerin kardeşliği, halkların ortak kederleri ve düşlenen yarınları...
Sınır, hudut tanımayan...
Konuşulan ortak dil ve aydınlık yarınlara özlem var...
Saygıyla...
O gider,bu gider,şu gider dostluk sen yanı başımızda kalırsın.
#nazımhikmet
Sana Şili'nin kış krizantemlerinden bir demet
sunuyorum
Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üzerinde parıldayan
Halkların kavgasını ve kavgamı benim
Ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan...
Kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da
yalnızım sensiz.
Senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen
yüzünden yoksun
dostluğumuzdan, bana ekmek olan,
rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan
Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle
Kuyu gibi kapkara zindanlardan
Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları
Ellerinde izi vardı eziyetlerin
Hınç oklarını aradım gözlerinde
Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin
Yaralar ve ışıklar içinde.
dün söven,
vatan haini diyen faşistler,
buğün nazım dan para kazanıyorlar
bu ne acı bir gerçek...
...Ve damarlarımızda bizi boğacak kirli bir el gibi faşizm...
İnternette meksikalı bir kızla şiir hakkında konuşuyordum.Dedim ki Nazım Hikmeti tanır mısın?Bizim çok büyük bir şairimizdir.Haliyle bilmiyordu tabii.Ama bana kendi memleketinin şairi olarak pablo nerudadan şiirler gönderdi tabii ingilizcesini.Ben de ona Nazımdan gönderdim.Ama Nazıma yazılmış böyle bir şiir olduğunu bilmiyordum.Keşke o zaman da bu şiiri biliyor olsaydım.O zaman Nazımın bir dünya şairi olduğunu gösterebilirdim o arkadaşa.Ataol behremoğlu nu da çokseviyorum ama bana da çok iyi çevrilememiş gibi geldi yani daha çok düz yazı gibi...
nazım hikmet
sevdiğim yürek...
hiç durmadan şiirleriyle...
büyüdüğüm gençliğim...
evimde kitaplarının bulunduğu...
uğrunda hapis yattığım...
selam olsun sizlerle aydınlık geleceğe...
kızıldağın isyancı baharından
şiir tadında
Siirleri okuyup ;degerlendirmek ,dusunmek ve insanlarin kisisel fikirlerine saygi gostermek yerine ;bu siteyi savas alanina cevirenleri yurekten kutluyorum. Ellerinizde bir silahla ,karsi karsiya olmadiginiza da sukretmek lazim ayrica.
Nazım'a Neruda'ya ve bütün dünyadaki değerlere -
Onlar ki aydınlık adları ‘merhaba’ gibi tanış ve tanıdıktır dillerde - aşkın ve özgürlüğün sokağında..
…O zaman ki günde ve günümüzde, gülde ve gülende, çimde ve çimende dikendir en yakını güleninin ve gülün.. ve baharın ve bülbülün şikvesinden -şiveninden ve şivesinden karga ve baykuş hayrete düşmüş..!
ve Gibran’ın dediği gibi ki ‘'unutmak bir nevi özgürlüktür ve anımsamak da bir nevi kavuşmak'’... .
Onları analım-anımsayalım ama unutmayalım...!.Unutmayalım ki insanlık unutulmasın - unutmayalım ki zulüm utansın - unutmayalım ki aydınlığın yeli ve yolu bütün karanlıklara ve kederlere ve bütün çekilen Çin Seddi'lere rağmen devam edebilsin..
Ve aydınlık adlarını 'Nazım' ile hitap edenlere de 'Hikmet' ile kucaklayıp hitap edelim..ama kebap etmeyelim NE OLUR ki sevap etmeyeceğiz edemiyeceğiz biliyorum - inanıyorum
Behruz Dijurian
ve aşağıdaki çeviri de hitap ediyorum O adlara ve devamlarına..(bd)
Büyüktü, ( ve büyüktüler - (bd)
ve bugünün ahalilerindendi
ve bütün açık, aydınlık ufuklarla ilişkisi vardı
ve ne iyi anlıyordu
suyun ve toprağın lehçesini
Sesi
gerçeğin perişan hüznü gibiydi
ve kirpikleri
eşyalarını nabız yönünü
bize gösterdi
Ve elleri
eli açıklığın şeffaf havasını
sayfaladı
ve şefkati
bize sürdürdü
.......
Ama olmadı
güvercinler karşıma oturmadı
ve gitti uzandı hiçliğin yanına
ve ışıkların arkasına
ve hiç düşünmedi bizi
ki kapıların dağınık telaffuzu arasında
bir elmayı ısırmak için
ne denli yalnız kaldık…!
Merhum Soharb Sepehri ( İran muasır şairi)
Çeviri (Farsça'dan) : Behruz Dijurian
ULVİZİYA BEYEFENDİYE
Dikkat ediyorum her şiir yorumunda, eğer şairin dünya görüşünü beğenmiyorsanız, şiirin nasıl olduğunun önemi pek olmuyor, sanat açısından edebi açıdan hiç yorum yapmadan, hemen bir dörtlük yazıp ahenkli hakaretlerinizle belden aşağı vurmaya başlıyorsunuz. 'Halklar arasında savaş istemek' bunu ifade etmekle prim yapacağınızı mı düşünüyorsunuz, siz gerçekten 64 yaşındamısınız? Kimse bana arka çıkmıyor, kızıllar birbirini destekliyor diye dövünmeye başlamışsınız. (her ne hikmetse geri almışsınız) Siz siyasi görüşünüzün oturduğu temelleri bile bilmiyorsunuz. Hakareti eleştiri olarak geçiremezsiniz buradan, kızıl saplantılınızı siyasi görüş olarak kabullendiremezsiniz. Uslüp ve adap konusunda yetersizsiniz.
Bu şiir ile ilgili 30 tane yorum bulunmakta