NAZİLLİ’DE YAŞAYAN
Özgür yaşamak hakkı bizim dediklerinden
Efelerle birlikte halktır silah taşıyan
Kuran’da adı geçen incir yediklerinden
Uzun ömürlü olur Nazilli’de yaşayan.
Vatanı kurtarmayı üstlendikleri için
Millet, bayrak deyince hislendikleri için
Zeytinyağlı yemekle beslendikleri için
Uzun ömürlü olur Nazilli’de yaşayan.
Engellerin tümünü kolay aştıklarından
İstiklal Savaşı’nda harbe koştuklarından
Pozitif enerjiyle dolup taştıklarından
Uzun ömürlü olur Nazilli’de yaşayan.
Milletçe yüreğimiz yanarken için için
İşgale gelenlere sorduk neden ve niçin
Yirmi yedi ay sonra kurtuldukları için
Uzun ömürlü olur Nazilli’de yaşayan.
Tarım ürünlerini erken bulduklarından
Zeytin ağacı gibi sağlam olduklarından
Neşe ve sevgi ile kalbe dolduklarından
Uzun ömürlü olur Nazilli’de yaşayan.
Pamuklu döşeklerde yaz kış yattıklarından
Meyvelerin tümünü önce tattıklarından
Beş Eylülde düşmanı yurttan attıklarından
Uzun ömürlü olur Nazilli’de yaşayan.
Paraya, pula değil Rabbe taptıklarından
Bir defa görmek ile sanat kaptıklarından
Yediden yetmişine tahsil yaptıklarından
Uzun ömürlü olur Nazilli’de yaşayan.
Vücuda zarar veren içki içmediğinden
Stresli bir hayatı asla seçmediğinden
Boğazlarından haram lokma geçmediğinden
Uzun ömürlü olur Nazilli’de yaşayan.
Bin dokuz yüz on dokuz karadır mayıs ayı
Düşmanların korkusu Milli Aydın Alayı
Genlerinin çok sağlam olmasından dolayı
Uzun ömürlü olur Nazilli’de yaşayan.
Gördüğün rüyaları sürekli hayra yorsan
Varsa şanslı insansın Nazilli’de bir arsan
Türkiye’de yaşamak istiyorum diyorsan
Uzun ömürlü olur Nazilli’de yaşayan.
Şükrü ÖKSÜZ
Kayıt Tarihi : 10.4.2020 08:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir gün ben de bırakır giderim.
O çamurlu
O tenekeli evlerin tespih gibi dizildiği
Bir sigara bahanesiyle dönüp dönüp geriye
Utancımı bir türlü bırakamadığım
Bir ucu istasyona, bir ucu sana çıkan
O yol kalır ardımda…
O istasyon yolu ki ilk kavgamıza şahit
-Sahi kavga etmeyi ne zaman öğrenmiştik biz
Adam gibi sevmeyi öğrenmeden daha!-
O yolun iki yanı yaşlı gözlerle çevriliydi
Fısıltıları kulağıma değil de
Ta kalbime eğilirdi:
“Bak işte! Yine geçiyor mahallemizin eniştesi!”
O nasıl karşılanmaydı öyle
Dişsiz ağızlara nasıl da yakışırdı adımız
Bildiğim yeni çıkan naylon sakızlardan alırdım
O bahar akşamları dönerken yaza
Sokağın başındaki bakkal yolumu gözler
Her gelişimde bütün sakızlar tükenirdi!
Ben şimdi Yeni Sinemada eskiyi izliyorum
Biletçinin ezberinde hala aynı sözler:
“Locanız hazır, vermedim kimselere!”
O loca ki bütün Nazilli’yi yukarıdan görürdü!
Öyle bir sokaktı işte istasyona çıkan
Sanırsın ben değildim ikide bir gelip geçen
Sanki hiç çamur yoktu o yolda
Oturmamıştı kapı önlerine fersiz bakışlar
Yaşamamıştı sanki sakız bekleyen o yaşlılar…
Bir yarım asır geçti neredeyse
Kim bilir kaç kez dolup boşaldı o istasyon
O yol daha ne çamurlar taşıdı!
O tenekeli evler kaç kez yıkılıp
Yeniden yapıldı!
En son gittiğim hamamda ne çok terlemiştim
O hamam taşında eridi sanki ömrüm!
Dar ve oval penceresinden bakarken ben Bozdoğan’a
Madran Dağı’na yağan kardı gençliğim!
İnanır mısın ben hala
Umurlu, Atça derken o yemyeşil bahçelerin arasından
Gider gelirim
Sapsarı portakallarıyla dünü,
O güzelim ağaçlara benzetirim…
16.12.2018 Mustafa Bay
Ta o yıllara... "Nazilli Öğretmen Okulu'na..."
Sıcacıktır Nazilli ve Nazillili...
İklimi gibidir insanı, inciri, zeytini, narenciyesi..
Hele şimdi..
Portakal bahçeleri...
Köşk, Umurlu, Atça boyu....... Yeşilin ve sarının seviştiği beldeler...
Tebrikler Şükrü Bey...
TÜM YORUMLAR (2)