Nazgül
Bu bendeki
bıçak yarası değil…
Tenimde açılan her çizgi,
yılların içimde biriktirdiği
kederin sessiz izleri sadece.
Asıl yara,
sözünle dokunduğun yerde başladı.
Bir bakışla,
bir nefesle,
bir yangını özgür bırakırcasına
bütün yollarımı kestin.
Ben o gün
bir dağın gölgesini sırtımda taşıyan adamdım;
usul usul açılırdı içimde bahar.
Ama sen,
baharın üstüne
kıştan daha ağır bir sessizlik örttün.
Nazgül
Bu bendeki bıçak yarası değil…
Değip geçen bir metalin izi değil hiçbir acım.
Benim içime işleyen,
sevdadan dökülen bir kurşundu.
Yanlış zamanda çıkan bir kelime,
doğru kalbe saplanan şey
hep daha derin öldürür insanı.
Ben ölüşümü gördüm, Nazgül…
Bir akşamüstü,
göğsümün orta yerinde
hiç susmayan bir boşluk
kendi kendine büyürken.
Güneş batıyordu,
ama benim içimde
çoktan gece olmuştu.
Yine de bil…
Nazgül
Benim düşmelerim
hiçbir zaman bir vedaya yenilmedi.
Ben hep içimdeki yangına
bir isim aradım:
Kimi zaman hüzün dedim,
kimi zaman kader,
kimi zaman seni çağıran bir rüzgâr sandım.
Ve anladım ki,
her yara önce beni öldürmüş,
sonra yeniden yaşamışım.
Çünkü sevda,
öldürdüğü yerden tekrar yeşertir insanı;
acıyla büyür,
Nazgül,
gölgede serpilen bir çiçek gibi.
Şimdi söyle bana:
Nazgül,
Hangi âşık,
kendi ölümünü avuçlarının içinde taşımayı becerebilmiş?
Hangi gönül,
kurşunsuz, izsiz, kansız bir sevdayla
yoluna devam edebilmiş?
Sen vurdun,
ben sustum.
Sen gittin,
ben kaldım.
Sen unuttun,
ben içimde bir kıyamet biriktirdim.
Ve bütün bunlara rağmen
bir gün gelir de adımı sorarsan,
bir tek cevabım olacak:
“Bu bendeki bıçak yarası değil,
sevda kurşunuyla öldürdü beni…”
Ve şiirin sonunda
bu gönlün sahibi
yine kendi adını yazsın diye
kâğıdın köşesi
sessizce beklesin: — Kul Ortak
KUL ORTAK
Baki OrtakKayıt Tarihi : 6.12.2025 12:51:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!