Nazende Kaya Şiirleri - Şair Nazende Kaya

Bu ne lanet bir kaderrrrrrrrrrrrrrrrrrrr
……….Sürgünümmm, sürgündünüz ve zaten sürülmüşlerdi….
………Kimin neyine battınız, kimin neresine sığmadınız? …
………Suçlu olan saklanır, suçunuz neydi ki saklandınız.. Benim suçum neydi ki kendimi saklamaya çalışıyorum. Allah topunuzun ve topunun belasını versin…
……………..herkesten saklıyordu Linet..
…………….saklamak gereği duyuyordu.. Özgürce ben Yahudi’yim diyemiyordu..

Zaman ne olmuş böyle yahu. Nereye baksam en çakmasından sarışın, postişle uzatılmış saçlar, ellerde en pahalısından en ucuz görünümlü çakma çantalar, kıçında ‘’cin’’,ayağında tık tık topuk.
Birbirinin aynı çakışmış hatunlar. Kadın halimle dönüp dönüp baktığım, inceden şöyle bir süzdüğüm tempra görünümlü şahinler. Nesil de değişmiş, 15 yaşındaki 35 gibi maşallah.
En yarmasından en kısasına herkeste topuklu pabuçlar, yılan derisinden hallice parlak çantalar, sırtlarında kürklü montlar, üzerine salınmış peruklar.
Dön dön bak anasını satayım. Bu erkekler ne yapsın bre, bakılmıcak gibi değil hani. Sorsan ne bakıyorsun beee, hiç mi kadın görmedin.
Gördük bacım hem de çoook.. Lakin hem bu kadar çakma, hem bu kadar çakışma ihtimalini bilmeden gördük. Birbirinden farklı olayım derken, birbirinin aynı olan siz hatunları gördük. Yalnız bilin ki, bu yeni halleriniz de sıradanlaştı be bacılar. Herkes aynı hayatta şarkı sözü de böylece teyit edilmiş oldu.
Ah güzel olayım derken yollu olan kızlar, ah çantam güzel olsun deyip cüzdanı bomboş gezen, makyajını gotik yapan kızlar, ah o daracık Jean a sığmaya çalışırken orası burası pörtleyen hatunlar. Biliniz ki çok abartmak iyi bir şey değildir. Karşı cinsin bakışı sizi beğendiği anlamına gelmez. Kendinizi rezil etmeyin. Boyu uzun kişiliği cücelerden olmayınız. Bilin ki hiçbir erkek kolay kolay anlamaz çantanızın markasını, parasını. Hem bir süreliğine kandırmış olsanız bile erkekceğizi, sonunda görmeyecek mi yüzünüzdeki lekelerceğizleri..

SÜRGÜN SANATÇILAR

Bedendir bir diyardan bir başka diyara göç eden yada sürgün edilen.. Yurdundan evinden zorla bir başka diyara gönderilenler sürgün sayar kendini! ! ..
Sığmazlık yada sığdırmazlık! ! .. Nasıl bir duygudur sadece yaşayanlar bilir! ! ..

Yorgo Sefeis (Giorgos Seferis) ve Necati Cumali en büyük örnekleridir! ! ..

Ben sizlere insanların ve meleklerin dilleriyle sesleniyorum
ama içinizde sevgi yoksa, sadece metal bir zil sesi gibi duyarsınız..
Yüreğinizle dinlemektir gerçek sevgi. Kaç sevgi dolu kalbe dokunur sözlerim....Havari Pavlus.... İncil'den

Ε ά ν μ ι λ ώ τ ά ς γ λ ώ σ σ α ς τ ω ν α ν θ ρ ώ π ω ν κ α ι τ ω ν α γ γ έ λ ω ν , α λ λ ά δ ε ν έ χ ω α γ ά π η ν , έ γ ι ν α χ α λ κ ό ς π ο ύ δ ί ν ε ι ή χ ο υ ς ή κ ύ μ β α λ ο ν π ο ύ β γ ά ζ ε ι κ ρ ό τ ο υ ς .
Α π ό σ τ ο λ ο ς Π α ύ λ ο ς

Toplumlara gerekli olan, sadaka değil...İnsan olabilmek ve insanca yaşatmaya çalışmaktır


H κ ο ι ν ω ν ί α μ α ς δ ε ν έ χ ε ι α ν ά γ κ η α π ό φ ι λ α ν θ ρ ω π ί α . Έ χ ε ι α ν ά γ κ η α π ό α ν θ ρ ω π ι σ μ ό .

bıktım artık beklemekten emeklemekten
statik kalmaktan artık bıktım
lodos= poyraz==ARES
ben esmeliyim esip gürlemeliyim

kasırga fırtına bora afeti devran

Biz yakınlarımıza bir''seni seviyorum'' ve bir''özürdilerim'' sözcüklerini borçluyuz.

Xρ ω σ τ ά μ ε έ ν α ''σ ' α γ α π ώ ..'' κ α ι ...μ ί α '' σ υ γ γ ν ώ μ η ...''.

Mu Lipis Aforita Seni del, gibi özledim

Gidenlerden en çok özlenendir, en çok üzen yüreği. En çok vuran sevilir gidenlerden, en çok sevilir, gidişi en çok koyar. Her şeyin en fazla anlamını ona yüklersin, gün olur, gece olur da; yıldız yıldız parlar zihninin en kuytusunda.
Dönüşü yoktur gidişinin, bilirsin de, hep gelecekmiş gibi umut edersin, hiçliklerin içinde.
Belki bir oyundur kader, belki oynanması gereken bir rol, hayat hep aynı çıkmaz sokak, hep aynı tiyatro. Başrolde sen, bazen. Bazense işe yaramaz bir figüransındır. Belki hayat bir dönme dolaptır, miden bulansa da durduramazsın, inmek istersin, bitmek istersin de olmaz yine. Çarklar çevirenin elindeyse eğer, yapacak fazla da bir şey kalmaz hani. Ya da bazen hiç bitmesin, gitmesin hiç! Dediğin de kapanır perde. Sonu olmayan tek perdelik oyunda tıkanır kalırsın. Perde aralanmaz, sözler cümleye dönüşmez, tek hecelik kalıplarda yazılırsın. Giden dönmez, kalan ölmez. Arafı yaşarsın.
‘’Neden’’lere boğulursun da; bir tek’’neden’’ bulamazsın. Yavaş yavaş alışırsın gidişine, ya da yüreğinin ölümüne. Azdan yaşar gibi yaparsın, çoktannnn onda kalırsın. Vazgeçersin, umudun biter, ama yüreğine anlatamazsın. Belki sevdan da sona erer gerçekten ama yine de kalıcıdır o misafir her zerrende.

Ne güzel şeydi çocuk olmak…T ozlu yollarda koşmak,oyunlar kurmak,gülmek gülmek en saf halinle.Ne güzeldi kirlenen eller,en temiz halimizde.Ne özeldi yaşanan her an,farkında olmadan.O çocukluk arkadaşları,çocukça aşk kuruntuları,ulaşılmaz sanılan hayaller,kendini ‘’artis’’sanmalar; ne anlamını ne yazılışını bilmeden.


Bazen annenin pembe selpak kokusuydu çocukluk,bazen yaşça oldukça büyük bir yakışıklının gözlerinin yeşili,bazen kavga,bazen sevgi..Bazense sıcak yaz gecelerinde damda yatmanın keyfi.Öyle saf öyle saf ki Nilüfer’i Kayahan’la evli sanmak gibi, ‘’hiç kimsenin Yağmur’un bile böyle küçük elleri yoktu’’şarkısındaki Yağmur’u söyleyenin yeni doğan kızı sanmak gibi, ablanla kavganda ağzından çıkan’’o..bu’’ sözünden sonra bi temiz dayak yemek gibi.Babanı özlemek gibi,uzak seferlerden bi an önce dönmesini,getireceği arap malı süt tozunun hayalini kumak gibi.Birine sinirlenip,bisikletine atlayıp koca dünyaya kafa tuttuğunu sanmak gibi saf,öylesine temiz,öylesine duru.

Bu sabah uyandım senli rüyalardan.
İyi niyetli uykularımdan. Karabasan sevdandan..
Yüzüme attğın P A N A Y A nın kutsal susyundan.
Mabetlerde yaktığım mumlardan Esik dileklerimden
Kırık kalbimin avuntularından senli yaşadığım anlarımdan
Rab Diyen sesinden Uyandım KARASEVDANDAN