Yozgat’ın bağrından çıkan ilim adamı,
İl il, ilçe ilçe, köy köy dolaşan ilim adamı,
Vazife aşkıyla yanıp tutuşan ilim adamı,
İslam’ı tebliğ için uğraşan ilim adamı…
Akdağmadeni Yaylagül Hocamı bağrına bastı,
Onu, el üstünde tuttu, yalnız bırakmadı.
Onun sohbetlerine, aşkla koşarak geldiler,
Anlattıkları ayet ve hadisleri dinlediler.
Hafızları getirtti Isparta'dan, kıldırmak için teravihi,
Kur’an bülbülleri, sabırla cemaate kıldırdılar teravihi,
Hatimle namaz kılmayı başlattı, Akdağmadeni'ne,
Cemaat büyük bir huşu duydu, okudukları Kur’an’a
Dediler: “Bu büyük camide hatimle namaz kılınmaz,“
“Kılınsa bile, teravih namazına asla cemaat bulunmaz,
Birkaç ihtiyarla, bu bayram seyran gelmez,
Hatimle kılınan teravih de, burada başlamaz.“
Yaylagül Hocam! Bismillah dedi, işe başladı,
Kur’an bülbüllerini, etrafına bir bir topladı.
Hatimle teravih kılmaktan korkan cemaat,
Şüpheyle yaklaştı, hatimle namaza nihayet.
Zamanla cemaat bir bir toplandı, teravih namazına,
Dayadılar iman dolu kalplerini, durdular omuz omuza,
Teravih namazı hatimle kılındıkça, gönüller coştu,
Hatimle namaz kılındığını öğrenen, camiye koştu.
Büyük camide, hatimle namaz kılmak ne hoştu,
Orada elleri açıp Mevla’ya yalvarmak ne hoştu.
Namazdan sonra, dünyanın mutluluğu insanı sarıyor,
Yapılan dualardan sonra, insanın kalbine nur doluyor.
İhtiyarlar, gençler, çocuklar, bayanlar geldiler namaza,
Ramazanın rahmeti kuşatmıştı onları, girmişlerdi nizama.
Yaylagül Hocam, her akşam teravihi canlı tutmaya çalıştı,
Teravih namazından önce, cemaati nasihatsiz bırakmadı.
Yaylagül Hocam, yaşamında hak ve hakikaten ayrılmadı,
O sabretti, arkasından yapılan dedi kodulara aldırmadı.
Delilsiz konuşma yapmadı, nasihatlerinde insanlara,
Onların sorularını cevapladı, dayanarak sünnet ve Kur’an-a.
İkindi sohbetlerini başlattı, Merkez Haseki Cami’inde,
Kısa zamanda doldu, taştı; Haseki Camii, cemaat ile
Öğle, ikindi fark etmez, cemaati her zaman aydınlattı,
Onlara İslam’ı güzelce öğretmekti, onun asıl niyeti…
Zaman buldukça, halka ilim meclisleri kurdu,
Talebeler, etrafına ilim öğrenmek için oturdu.
Sabah namazından sonra okuttu, fıkıh ve tefsiri,
Anlaşılmayan yerlerin izahını yaptı, tuttu defteri.
Peygamberimizin sünnetini, yaşamaya çalıştı,
Onun asıl gayesi, Allah’ın rızasını kazanmaktı.
İlim meclislerinde, İlmini anlattı talebelere,
Onları okutup gönderdi, büyük üniversitelere…
Akdağmadeni; ilim adamları yönünden çok şanslı,
Elinizdeki nimetin kıymetini bilin yitirmeden inan ki,
Bir kere ok yaydan fırladı mı; gelmez yerine,
Ona sahip çıkmazsanız, pişmanlık inmez derine.
Allah için birbirimizi sevelim, sayalım, koruyalım,
Hepimizin kardeş olduğunu her zaman bilelim,
Peygamberimizin güzel sünnetinden gidelim,
Asıl olan da bu değil mi? Yaşamımızda diyelim.
Bayram namazından önce başladı nasihate,
Cemaat huşu içinde dinliyordu iyi niyetle,
Yaylagül Hocamın konuşmasın tam ortasında,
Gerilerden bir ses yükseldi, beklenmedik anda.
“Hoca hoca! Kes artık, vakit beş dakika geçti,
Senin konuşmalarına, benim sabrım taştı.“
Bütün cemaat boynunu geri doğru büktü,
Bu münasebetsizin özrü, kabahatinden büyüktü.
Yaylagül Hocam, Sohbetin tam da koyu yerindeydi,
Cemaatin dikkatinin, kaybolmasının endişesindeydi.
Derken camide tepki sözleri yükselmeye başladı,
Allah’ın evinde, Allah kelamından gayrı konuşulmazdı.
Nasuf Yaylagül Hoca, cemaati anında sakinleştirdi,
Vaktin geldiğini, kendisinin de bildiğini söyledi.
Nasihatine, güzel örnekler vererek devam etti,
Boş boğazlık yapanın sözü de, anında burada bitti.
Yaylagül Hocam, vakitlerin nerde geçtiğini anlattı,
Cemaatin bu konuda öz eleştiri yapmasını istedi.
“Kahve köşelerinde, sabahlara kadar zaman harcayan,
Şimdi oturmuş, beş dakikanın hesabını sorar utanmadan.“
“Müslüman, ilkönce kendine çeki düzen vermeli yaşamında,
Toplumda, nasıl konuşulması gerektiğini bilmeli âdabında.
Televizyon karşısında, saatlerin nasıl geçtiğini bilmez,
Yıl içinde bayram namazından başka camiye gelmez.”
“Camiler, Allah’ın evi Müslüman’ların ibadet yeridir,
Burası boş sözlere yer verilmeyecek, kutsal yerdir.
Allah kelamından başka söz işitilmez camilerde,
Hele hele, boş sözlere yer verilmez mescitlerde.”
Yaylagül, Hz. Peygamberin sünnetini yaşamaya çalıştı,
Yaşamıyla da halka örnek olarak, tebliğ için dolaştı.
Kur’an’da Rabbimiz, ne buyurmuşsa kürsüden söyledi,
Ayetlerin birini söyleyip, diğerini asla es geçmedi…
Farzları, sünnetleri usanmadan cemaatine anlattı,
Haramlardan uzaklaşılması gerektiğini hatırlattı.
Haramların bir kısmını ayırmadı, insanlar kızsa da,
Yüce Allah, ne diyorsa onu anlattı, vaazlarında…
Nasihatin birinde anlattığını, cemaat kendi sözü sandı,
Bir hafta boyunca, ilimden uzak olanlar onu suçladı.
Diğer sohbetinde cemaate sünnetten deliller sundu,
Kafa karışıklığına neden olanın cevabı, yerine kondu.
Çünkü o biliyordu ki, Peygamberin şu kutsal sözünü,
“Kim, benim adıma bir yalan söz uydurursa,
Cehennemdeki yerini hazırlasın.”
Hadisi Şerifini hayatında kendine düstur edinmişti,
Anlattığı her şeyin hesabını yaratana vermişti.
Kürsüden, İslam’ı eğip bükmeden cemaate anlattı,
Müslümanlara İslam’ın emirlerini hep hatırlattı.
Müslüman, müslümanın kardeşidir unutmayalım,
Kardeşlik köprümüzü hiçbir zaman sarsıtmayalım.
“Eğitimci oyun eğlenceyle bütün gün vakit geçiremez.“ dedi,
Oyun ve eğlenceye düşkünler, bunu kendi hanelerine yazdı.
Arkasından dedi kodu yapıp, onu suçladılar acımasızca,
Onun gönderilmesi için, kulisler yaptılar her gece…
Akdağmadeni halkının ilim irfan sahibi olmasın istedi,
Onların eğitim işleri için, ilim meclisleri düzenledi.
Hafızlığı halka sevdirdi, ilçede hafız yetişmesini istedi,
Onların çocuklarının Kur’an bülbülü olmalarını önerdi.
Yaylagül Hocam, Allah sizden razı olsun her zaman,
Senin ilmini artırarak yolunu açık etsin her zaman.
Müslüman olarak, seni seviyoruz Allah için her zaman,
Senin için dua ediyoruz, seni unutmuyoruz her zaman.
Yüce Rabbim, seni iki dünyada da mesut etsin,
Ahirette de Peygamberimize sizi komşu etsin.
Sizlere hayırlı, sağlıklı ve uzun ömürler versin,
İlim meclislerinde talebelerinizi eksik etmesin.
Siz, Akdağmadeni'nde burcu burcu kokan bir gülüsünüz,
İslam’ın hakikatini eğip bükmeden söyleyen bülbülüsünüz.
20.02.2011
Akdağmadeni
Kayıt Tarihi : 10.6.2011 11:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!