Nasırlı Ellerime Düşen Ölümlü Sevda

Mesut Bozkurt
35

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Nasırlı Ellerime Düşen Ölümlü Sevda

Nasırlı ellerimin
titreyen haline
neden düştün bir tanem (ölüm)
Bir yıldız kaydı
Mavi karanlıktan bu gece
Bütün özlemleri koparır gibi
Umutlar suya düştü onunla birlikte

Bir yoldayım
Çakıl taşlarıyla kaplı üstü
Kim bilir benden önce
Kaç ayak izlerini sildi gecede
Kimbilir kaç kişi
bu gece
bu saatte
bu saniyede
İçindeki sevdayla hesaplaştı

Az öteden gecen menderes nehri
yüregim gibi
taşkın
dilsiz
neleri anlattı geçti
dallarını suya batırmış
susukun duran söğüt ağaçlarına

Gecenin ortasında bir ışık
az ileride bir köy
ve orada sen
bakabildiğim an cesaretli
sen varsın gecenin karanlığında
toplumcu fikirlerimin ortasında
yanıbaşında
kol kola

Kırkbeşine bastı Eskişehirde açlık
mapushane kapısının ardında
yüreğimin yarısı orada
yarısı seni arar
yalnızlığıyla baş başa kalmış yollarda
sevdalın toplumcudur
zincire vurulu gözyaşları
besbelli
halkaları kopuk
kopuk
kopuk değil işte

Vurulmuş umutlar beyninde
vurulmuş bir çicek
tomurcuğa durmadan
asılmış gökyüzünde
yıldız bile olmadan
yaftası boynunda
alıp götürür beni acısı
bir çiceğin kokusunda
kokusunda dağlara

Uykulara yatarım seninle
ölüm fermanım elimde
bir yanımda yorgunluktan düşmüş
etten kemikten bedenim
öte yanda
zincire vurulu gözyaşlarına
gözyaşlarıma inat
fikirlerim

Nasırlı ellerimin
titreyen haline
neden düştün bir tanem (ölüm)

ölümü bile senin için
koklamadım mı bir Manisa gecesinde
tütün kıran ellerim
güneşe özlemle bakan gözlerim
hep senin peşinde

Yanan sigaram bir mahsundur
hasret tüter dumanında
bölünmüş yüreğim
iki sevda arasında kalmış
sevdalın toplumcudur
ellerinin ortasındaki
güzel günlere vurgundur

Şimdi saatin ibresi vurur bire
ay ışığı aydınlatmaz yüreğimi gecede
geçer demiştin bu sevda
yaz güneşi gibi
tutsakken kışa
biter demiştin özlemlerin
yüreğin bölünmüşken iki parçaya

Yarısıgitmiş Hoşimih'in memleketine
koklar
tadar
tanır özgürlüğü
doya doya
yarısı düşmüş senin derdine
arıyor mutluluğu
sevgiyi
senin peşinde

Açılan her yeni günün perdesinde
dalgın düşen gözlerimdeki
taşlı sokak yollarında
görebildiğim her güzelliğin
kollarında
ve vurulan her haklı kararın yanında
bir kat daha özlemle
seni düşünür
seni yazar dizelerim

Nasırlı ellerimin
titreyen haline
neden düştün bir tanem(ölüm)

Sevmek suç
toplumcunun sevilmesi güç
çünkü döndüremez
yalanın çarkını
çünkü süsleyemez
yalın sözlerini
sevdalın toplumcudur
o göründüğü gibi olur
sığdırmış bir kez seni yüreğine
o ölümüne vurgundur

Neden diye sormaz
gönlüne düşen
ilk cemreler
erguvan kokulu
karanlık korkulu
ölüm suskulu gecelerde
seni bekler

Sevdalın toplumcudur
yüreğinin yarısını vermiş sana
geleceğin güne vurguludur

Nasırlı ellerimde
bir dünya yaratırım
susukunluğumun çığlığında
senin adın yankılanır
anıları yarım bırakmışım
gözyaşlarıyla sulamışım
geldiğim yerde

Her şafak vakti
kurşunlar bedenimi deler
Seine kıyısında
bir destandır başlamış
yüz yıl öncesinde
kanla
sevdayla yoğrulmuş
komünarla birlikte
bu destan ki
yüz yıl sonra
devam eder bizimle
toplumcudur adımız
bir yürek taşırız bizde

Gelip durmuşum kapına
isyan gülleri elimde
söyleyecek sözüm yok
ölüm yazılmışken
sevdamın üstüne
seni sevmekle düşecekse bedenim
gömütlüklerin içine
sözüm yok bir tanem ölüme

Sevdalın toplumcudur
iki sevda sığdırmış yüregine
itiraz edemez ikisinde de ölüme

Nasırlı ellerimin
titreyen haline
neden düştün bir tanem (ölüm)

Şİmdi
ne seine kıyısındayım
ne Cutumy Camenes'te
kurşunlar altında
ne de Şatilla'da
siyonizmin ölüm saçan
namlularının altında

Anadoludayım
idam sehpalarına çaresiz
dolmuş gözlerimdeki
isyan nehrini
çağlatmak istercesine
hırslı
acılarımı yanıbaşımda
vurulmuş sevdamı sırtımda
bir bahar günü
ağaçların bayramında
kuşların coşkusunda
ölüm kokan havanın ortasında
çaldım kapını
ısrarla bir daha çalmak isterim
toplumcu düşlerimle kolkola
ve
bir sabah kalktığımda
bütün diri umutlarımla
bağırmak isterim
venceremos venceremos

Nasırlı ellerimin
titreyen haline
neden düştün bir tanem

Bu şehirdeyim yine
yine geceler sessiz
gecelerde uyku havası var
yine kopmuşum memleketin bağrından
burukluğu bir garip çöküyor üstüme

Caddeler terk edilmiş
yalnızlığıyla başbaşa
servis arabaları
gecenin geç ve uykusuz saatlerinde
işci kardeşlerimi taşıyor
fabrikalara, imalathanelere
bir an memleketim geliyor aklıma
şarap yapmak için
üzümün nasıl ezildiğini görüyorum
hasat zamanı başakların
kırılışı geliyor aklıma.

bu şehir yine derinden etkiledi beni
gelip vurdu can evime
Albert Parsons'u hatırlamamak mümkünmü
servis arabalarının içindekilere
baktıkça

İşte iki gözümün ışıltısı
sevdasına vurgun olduğum
ölümlüm
bir tanem
bir elimde ölüm
bir elimde yaşam
bu şehrin boş caddelerindeyim
dudaklarımdan yavaşca
dökülüveriyor adın
fılıldıyorum kaldırımlara
fısıldıyorum buğulanmış havaya
nerde kaldı
neden gelmedi diye

İşte bir tanem
buruk bakışlarla arıyorum seni
proleter kardeşlerimin içinde
kaldırım taşlarıda bir suskun
gecenin geç saatlerinde
telgraf telleri gibi

Sabahın müjdesini veriyor horozlar
İçimdenbir şeyler kopup gidiyor
köyümü düşünüyorum
seni düşünüyorum
zulmün önüne cesetlerini koyarak
direniş bayrağını yükseltenleri düşünüyorum

Gülümsemeden güneşe
yorgun sabahında yedi eylülün
terminalindeyim bu şehrin
bu öldüren sevda yüreğimde
adın dudaklarımdan
dökülüyor bir ezgi gibi
otobülerde benim gibi yalnız
donuk,suskun
gel kurtar ne olursun
yolcusunu yitirmiş otobüslerin
buruk,acıyan bakışlarından.

Nasırlı ellerimin
titreyen haline
neden düştün bir tanem(ölüm)

Dünya ne kadar küçük
bir bakmışsın gecede
gidip gelmişim köyüme
bir de bakmışsın
Sierra dağındayım Fidelle
bir karabasan gibi çöküyoruz
Batistanın üstüne
bir de bakmışsın Salvador Allendeyle
beraberiz
yedi otuzbeşlik elimde
hükümet kapısının önünde
omuz omuza
kanlar içinde yerde
bir de bakmışsın
Benjamin Molaise ile
yağlı urganda sallanıyoruz birlikte

ne büyük mutluluk
her haklı kararı savunmak
millet ayırmadan yeryüzünde
gecenin geç ve sisli saatlerinde
silah taşımak
kurtuluş günlerine
Emperyalizm kirli postallarıyla
kirletirken vatan topraklarını
kırmak azı dişlerini
hep beraber
her yerde

Bu şehir yine garipleşti
bir tanam (ölüm)
sabahlarda araba uğultuları
beynimin içini tırmalıyor
kopukluğun burukluğu bitti
memleketten.
ama senin yokluğun
bir yağlı kurşun yüreğimi delen
yine bir garip oldum
bir tanem(ölüm)
Bu gece yine dolaştım dünyayı
yine içtim özgürlüğün pınarından
yine geçtim hain pusulardan
yine kızıl bantlı alınlarla
ben yürüdüm
ben öldüm
yine vuruldum
yine asıldım
yine seni her şeyimle sevdim
tek kahreden ölümüm yine
senin sıktığın kurşunlarla oldu
gecenin geç ve ıssız saatlerinde

Mesut Bozkurt
Kayıt Tarihi : 20.11.2007 13:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mesut Bozkurt