Nasılsın Diye Sormayın

Avuçlarımda cılız bir haykırış, kalbimde ince titreyiş...
Gençliğim giderken ardından köz sözler dökerek,
İnleyen şiirlerden lavanta kokulu gözyaşı topladım,
Ciğerlerimi yerinden sökerek...
Ey reşit olmamış yıllar, insaf et...
.... Ve bir katil bıçak saplandı gündüzümün göğsüne, ben öldüm...
Bitmeyen kışlar hep bana mı dedim...
Kuşlarda uçtu yurdundan, nereye bu yolculuklar..
Ulan dedim,
Ulan dert denen illet,
Ulan yetmedi mi bu gidişi var, dönüşü yokluklar..
Nasılsın diye sormayın !!
Harran'da çiçek açmış tütün gibiyim, yaprağımı yolan yolana...
Meğer Azrail içimdeymiş, ölen ölene...

Yaktığım düşler ateşine yemin olsun, halim Mecnun'dan beter...
Eyy reşit olmamış yıllar insaf et, bu neşter kesiği acılar içimi deşer.
İçimde uçsuz bucaksız gökyüzü, ben aklına tapınan beşer...
Bir tek sana yeniliyorum,
Bir tek sana tekliyor kalbim,
Bir tek sana kavgam...
İki nefes sözüm, bu bendeki devası olmayan veda yetmiş yıl çeker...
Gözlerimin rahminden bakarken dünyaya,
Bu bendeki gülün dikenine muzdaripliğidir ezer...
Ulan dedim,
Ulan dert denen illet,
Ulan yetmedi mi bu gidişi var, dönüşü yokluklar...
Nasılsın diye sormayın !!
Harran'da çiçek açmış tütün gibiyim, yaprağımı yolan yolana...
Meğer Azrail içimdeymiş, ölen ölene...