23-Çalışmalar hep, düzgün akışla olmamalıdır. Bu tür çalışmalar beyin dinlendiricisi gibi olmakla beraber, beyin tembelliği yaratan çalışmalardır. Bu türden çalışmalar, çevreyi anlama ve ifade etmekte kullanılan bir alışkanlık ve talihsiz bir bilişim dili, olmaktadır. Bu gibiden tekil kategorize mantıkla anlama ve anlatır olma gerekli ise de çoğunluğun uyguladığı bir eğilim olmamalıdır.
Böylesi mantık uygulamalı çalışmaların paradoksu, kendi sınırlarını oluşturarak bu sınırlı anlama ve anlatma da kendi kusurunu aşamamaktadır. Çoğunlukla bu tür alışmanın tembellikleri, konu bütünlüğü gibi algılatılmaktadırlar. Evet, bu tekil mantık anlayışına göre konu bütünlüğüdür. Ama tikel uslamlamalara göre de kusurdur. Bu tür çalışmalar bana göre, yetişkinler için tembel bir mantık konuşlanmasıdır. Ve gide gide beyinleri kullanamamanın alıştırılmasıdır. Güya hazırcı, kusurumuza uygun doğru yol oluş reçetelerinin tutumlaşılmasıdır!
Elbet çalışmaların sınırlılıkları olmalıdır. Çalışmalar sadece duygu yaratıp kalmamalıdır. Hiç düşünme ve mantık üretme yapmayan, düz mantık anlamaları türü çalışmalar olmalıdır ama her daim tutulan bir yol alışması olmamalıdır. Satırlar arası geçişin illiyet bağları okurlarca kurulur çalışmalar da olmalıdır.
Söz gelimi çalışmalarımız, iki kere ikinin dört ettiği gibi, kendi pekinlik anlayışlarını taşırken konu bütünlüklü olmalıdır. Ama sanki dört elde etmek için de, illa da; iki kere ikinin dört eder olması gibi düz mantıklı düşünme de olmamalıdır. Oysa dört elde etmenin onlarca çeşitli yolu vardır. Bu yolların her birinin ayrı işlemli anlamları ve anlatış bağlamlılıkları vardır. İşte bu türden çoklu düşünce ve anlama giriştirmeli mantıklarınızı da, belirtebilir olmamızdır ki temel yaratıcılıktır.
24-Çalışmalarım hep kitlelere okunur denli heyecan verir bir monolog havası vermez. Hatta kitlelere okunamaz denli, zorlanırsınız. Bir kitle dinleyişi dahi çıkaramaya bilirsiniz. Bu çalışmaların bir düşünü ortaya çıkarma ve kritize etmenin, bireyce sindirilir oluşuna endeksli olmasındadndır. Yani kişiler olası anlama cümlesini kendileri kurup, konuya vakıf olmalılar.
Geçmişteki evrimi katalizleyen içsel ve dış girişenlerinin değişme hızı yine sizin 50 sene önce öğrendiklerinizle, 50 yıl idare etmenizi sağlamış olabilir. Ama günümüzde 20 yıl öncesinin düşünceleri ile bugünkü hayatınızı idame ettirmeniz olası olamayacak denli engel ve demodedir. Bu hal bilginin kesikli sürekli olma yasallığına uygundur.
Yine hiç kimse geleceklerde de makbule geçer bir düşünceyi ne inanç olacakla ne geleceği kuşatır bilgi olacakla, şimdiden ortaya koyamazlar. Bu genel ve özel bağıntılılık kuralında kapsanır bir kapalılıktır. Bu eşyanın tabiyatına da aykırıdır. Bu sonsuza son çekmektir. Bu gelişmeyi çelişmeyi vs. bilmemektir.
Ne var ki bir çalışma da üçbeş yıl içinde okunduğunda, okura o günün anlayışına değin bir yeni düşünce bağıntısı verebiliyor olmalıdır. Başarıp başarmama ayrı bir olaydır. Ama yazar çalışmalarında bunu gözetmiştir.
25-Sevgili Bahri
Bu yazı dizim, bir tarihi olayı anlatmaktan çok, o olaylar döngüsünde geliştirilen fikri bir çalışmadır. Bunun konu başlığına kurtuluş Savaşı denişindeki açık anlamın algısıyla, konuyu; tarih bir olayı okumak ister gibi okuma hevesine karşılık; böylesi bir tarihsel anlatım olgusunun olmaması da, okur açısından, oluşacak birinci sıkıntıdır.
Konunun kezlerce redaksiyonunu yaptığım halde, yine gözden kaçan hatalar oluşmakta, bir üst cümleye göre yazılmış olan düzeltmeler, bu kez de alt cümlelerde bozukluklara neden olmakta. Bunun farkındayım. Ama yine de benim gözümden kaçmaktalar. Anlatım hatası olan cümleleri örneklese idiniz, düzeltmem mümkün olacaktı!
Benim hatalarım, bana anlaşılır görülmekte oluşla (ki bu da yazar paradoksudur) emin olun hatalı sözcükleri dahi doğru şekli ile okuduğumu fark ettiğimde ancak hayret etmekteyim. Bu nedenle düzeltme çalışmalarım bana hataları açık bile olsa hata gibi gelmemektedir.
Benim yazılarım aslında uzun cümlelere dayanır. Bu okurun alışık olmadığı durumdur ki büyük sıkıntı olabilmektedir. Yine cümleye giriş, önce bir kavranışın çağrıştırıcısıyla başlar ve söylenecek anlam, bu hafıza çağrıştırıcısını takip eder olması; çok okura göre, tamamen anlamsız bir cümle gibi gelmektedir.
En büyük sıkıntılarımdan birisi de budur. Yine uzun tutulan bir cümle, kısmen kısaltılmak için akış boyunca sözcüklere yapım ve çekim eklerinden yararlanılarak sözcüğe en az iki sözcüğün dizisiyle verilecek olan bir işlev anlam kazandırılmaktadır ki, bu tümden okurun en zorlandığı durum iken, belki de, okurunu düşündürterek okunduğu için daha verimli de olmaktadır.
Örneğin: Sosyal hukuklarınız, toplumsalla (toplumsal yaşamla) , sıfıra yakın bir değinme içinde olur. Cümlesini ele alaım. Buradaki toplumsalla sözcüğündeki; la takısı en az iki kelime ile oluşacak bir söz dizisinin yerini almıştır. Toplumsal kelimesine la eki eklenemesi ile la eki toplumsal sözcüğüne, toplumsal yaşamla gibi bir anlamı vererek takı işlevleşmesini sağlamıştır.
Zaten tüm kırılma ve zorlanmalar da buradadır. Ya okur bıkıp boş verecek, ya da inatla okuyarak konuyu mantıktı kodlarla anlaşılır yapacaktır.
Elbetteki fikri bir çalışmada (yazım ne kadar fikri çalışmadır onu bilemiyorum) , bir roman akıcılığı olamaz. Okur bunu bilmeli. Daima tekrarlı ve sindirişli; cümle cümle de, okumak gerekebilir, bu tür yazıları. Değilse metin tümden anlamsız gelir. Bunlara birde benim anlatamamam ve imla hatalarım eklenince, size hak vermemek olası değil.
Saygılarımla...
20.05.2010 Şiiristan da kurtuluş Savaşı Öncesi Esnası Ve Sonrası konulu yazımın bölüm 33deki okur eleştirisine yanıttır.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 27.9.2011 14:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!