Çevrenin besin kaynakları kıttı. Yani besin kaynakları sınırlı dünya ile sınırsız değildi. Ölmeyen bir hayat, giderek zaten sınırlı olan bu besin kaynaklarında yoksun kalacaktı. Böyle olunca da türün hayatı yok olacaktı. Var oluş kendisine karşın oluşla kendisini sürdürüyordu.
Bunu basitçe şöyle söyleyebiliriz. Var oluş ve hayat boş olan yanında doluyor. Dolu olan yanında boşalıyordu. Var olucu bir akış seyrine göre o akışın boş alanı içinde yeni bir akışla yeni bir var oluş, örneğin hayat doğuyor.
Hayatın kendisi de çevreye bir girişme bir etki bağıntı olmakla çevre içine kendi boşluk alanı ile doğmakla yepyeni akla hayale gelmez girişmelere yeni bir olgu ve olay oluyordu. Kendi boşluk alanı içinde dolan, kısımla boşalıp ölüyordu.
Yalınız bu dolma boşalma süreçleri yeknesak oluş içinde tekdüze bir gidiş geliş değildiler. Artık kişi ne kişisi hayattı ne kişi kişisi akıldı. Kişide olmayan akıl ve kişide olmayan hayat ta sosyo toplumsa akıl ve sosyo toplumsa hayattı. Sosyal hayattı, sosyal akıldı. Toplumdu. Toplum sal hayattı ve kolektif akıldı.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta